Erler, görüyorsun ya, âlemden göçmeden neşeleniyorlar, şu çocuklarsa âlemde kalmalarına seviniyorlar!
پس رجال از نقل عالم شادمان ** وز بقااش شادمان این کودکان
İyi suyun tadını tatmayan kör kuşa, acı su, kevser görünür.
چونک آب خوش ندید آن مرغ کور ** پیش او کوثر نیامد آب شور
Musa da, senin saf ikbaline bir dert erişmez diye bu tarzda kerametler sayıp dökmekteydi.2595
همچنین موسی کرامت میشمرد ** که نگردد صاف اقبال تو درد
Firavun, pek güzel, iyi söyledin ama bir de iyi bir dostla görüşeyim, danışayım dedi.
گفت احسنت و نکو گفت ولیک ** تا کنم من مشورت با یار نیک
Firavun'un, Masa aleyhisselâm'a inanma hususunda Asiye'ye danışması
مشورت کردن فرعون با ایسیه در ایمان آوردن به موسی علیهالسلام
Firavun, bu sözü Asiye'ye açtı. Asiye dedi ki: A gönlü kararmış, bu vaatlere can ver!
باز گفت او این سخن با ایسیه ** گفت جان افشان برین ای دلسیه
Bu sözlerde ne büyük inayetler var, ey iyi huylu padişah, durma, hemen bunları elde et!
بس عنایتهاست متن این مقال ** زود در یاب ای شه نیکو خصال
Ekim zamanı geldi., hem de ne faydalı ekim ya! Bu sözleri söyledi ve iştiyakından ağlamaya başladı.
وقت کشت آمد زهی پر سود کشت ** این بگفت و گریه کرد و گرم گشت
Yerinden sıçradı, ne mutlu sana dedi... A kelceğiz, güneş, başına taç oldu!2600
بر جهید از جا و گفتا بخ لک ** آفتابی تاجر گشتت ای کلک
Kelin ayıbını külah örter. Hele o külah güneş ve ay olursa ne mutlu!
عیب کل را خود بپوشاند کلاه ** خاصه چون باشد کله خورشید و ماه
Daha o mecliste bunu duyunca neden evet, yüzlerce hamdolsun demedin?
هم در آن مجلس که بشنیدی تو این ** چون نگفتی آری و صد آفرین
Bu söz, güneşin kulağına değseydi buna nail olmak ümidiyle baş aşağı yere inerdi!
این سخن در گوش خورشید ار شدی ** سرنگون بر بوی این زیر آمدی
Hiç bildin mi, ne vaattir bu, ne lütuf tur? Hak, İblis' i arayıp soruyor âdeta!
هیچ میدانی چه وعدهست و چه داد ** میکند ابلیس را حق افتقاد
O kerem sahibi, seni böyle bir lütfa, böyle bir ihsana çağırdı da nasıl tahammül ettin? Şaşılacak şey2605
چون بدین لطف آن کریمت باز خواند ** ای عجب چون زهرهات بر جای ماند
Nasıl yüreğini eritmedi bu? Eritseydi iki cihandan da nasip alırdın!
زهرهات ندرید تا زان زهرهات ** بودی اندر هر دو عالم بهرهات
Adamın yüreği Allah için erirse şehitler gibi iki âlemde de lütfa, ihsana mazhar olur.
زهرهای کز بهرهی حق بر درد ** چون شهیدان از دو عالم بر خورد
Gafillik de hikmettir, bu kör oluşun da bir hikmeti var, var ama neden bu dereceye kadar olsun?
غافلی هم حکمتست و این عمی ** تا بماند لیک تا این حد چرا
Sermayenin çabucak elden uçamaması için gafillik, hem hikmettir, hem nimet!
غافلی هم حکمتست و نعمتست ** تا نپرد زود سرمایه ز دست
Fakat unulmaz bir yara haline gelmemeli... Aklın ve canın zehri olmamalı, adama eziyet vermemeli!2610
لیک نی چندانک ناسوری شود ** زهر جان و عقل رنجوری شود
Kim böyle bir alışverişi edebilir? Bir gülle gül bahçesini satın alıyorsun!
خود کی یابد این چنین بازار را ** که به یک گل میخری گلزار را
Bir taneye karşılık yüzlerce ağaçlık, bir habbeye karşılık yüzlerce maden!
دانهای را صد درختستان عوض ** حبهای را آمدت صد کان عوض
Kim her şeyi Allah için yapar, Allah' ya karşı ihlâs sahibi olursa demek, o taneyi vermektir... bu suretle de "Allah da onun olur, her dilediğini verir" sözünün hakikati elde edilir.
کان لله دادن آن حبه است ** تا که کانالله له آید به دست
Çünkü bu arık ve kararsız varlık, o ebedî Allah’ın zevalsiz varlığından var olmuştur.
زآنک این هوی ضعیف بیقرار ** هست شد زان هوی رب پایدار
Fâni varlık, kendisini ona verdi mi baki olur, asla ölmez.2615
هوی فانی چونک خود فا او سپرد ** گشت باقی دایم و هرگز نمرد
Yelden, topraktan korkan ve bu ikisi yüzünden helak olan katra gibi!
همچو قطرهی خایف از باد و ز خاک ** که فنا گردد بدین هر دو هلاک
Katra, aslı olan denize kavuştu mu güneşin? Hararetinden de kurtulur, yelden, topraktan da!
چون به اصل خود که دریا بود جست ** از تف خورشید و باد و خاک رست