English    Türkçe    فارسی   

4
2791-2815

  • Her bey mızrağını atsın da şu sel dursun! Beyliğinizi bir sınayalım! Hepsi mızraklarını attılar.
  • Mustafa’da elindeki sopayı, o buyruklar yürüten inanmayanları âciz bırakan sopayı attı.
  • O coşkun inatçı ve şiddetli sel, bütün o mızrakları saman çöpü gibi önüne katıp sürükledi.
  • Bütün mızraklar kayboldu... Sopaysa bir gözcü gibi suyun üstünde duruyordu!
  • O sopanın himmetiyle o şiddetli sel, şehirden yüz çevirdi, başka bir tarafa akıp gitti. 2795
  • Bu büyük işi gören Arap beyleri, korkularından hep Mustafa’nın beyliğini tasdik ettiler.
  • Yalnız hasetleri pek üstün olan üç kişi inanmadı... İnatlarından büyücü ve kâhin dediler.
  • İğreti beylik böyle zayıf olur... Allah vergisi olan beylikse böyle yücedir işte.
  • Ey soyu sopu belli kişi, o mızraklarla sopayı görmediysen o beylerin adları ile peygamberin adına bak.
  • Onların adlarını kuvvetli, şiddetli ölüm seli sildi süpürdü... Fakat Ahmed’in adı ve devleti baki. 2800
  • Onun nöbetini günde beş defa vuruyorlar... bu, kıyamete kadar her gün böyle sürüp gidecek!
  • Aklın varsa sana lûtuflarda bulundum... eşeksen eşeğe de asayı getirdim.
  • Seni bu ahırdan öyle bir çıkarırım ki sopayla başını, kulağını kanlara boyarım!
  • Bu ahırdaki eşekler de senin cefandan aman bulamıyorlar insanlarda!
  • İşte sevilmeyen her eşeği yola getirmek, terbiye etmek için sopa getirdim ben! 2805
  • Seni kahretmek için o sopa, bir ejderha kesilir... çünkü sen de işte ve huyda bir ejderha kesilmişsin.
  • Sen amansız bir dağ ejderhasısın ama gökyüzü ejderhasına da bak!
  • Bu sopada cehennemden bir hisse var... kendine gel de aydınlığa kaç.
  • Yoksa benim dişlerimin arasında kalırsın... benim kahrımdan seni kimse kurtaramaz demektedir.
  • Tanrı’nın cehennemi nerede demeyesin diye bu, bir sopayken şimdi ejderha olmuştur. 2810
  • Tanrı kudretini bilip tanıyan cennetle cehennem nerede ki diye sormaz.
  • Tanrı, nereyi isterse orasını cehennem yapar... gökyüzünün yücelerini kuşa ökse ve tuzak haline getirir.
  • Dişlerine bir ağrı verir ki bu diş ağrısı cehennem, ejderha dersin. Yahut da tükürdüğünü bal haline kor... bu, cennet ve cennet elbiseleri dersin!
  • Dişlerinin dibinden şeker bitirir... bu suretle kaderin hükmünü anlar bilirsin!
  • Şu halde dişlerinle suçsuzları ısırma... çekinemeyeceğin, kurtulamayacağın silleyi düşün. 2815