English    Türkçe    فارسی   

4
2825-2849

  • Bunu nasıl oldu da peygamberlerden anlamadın sen?Onlar, taşa sopaya bilgi ihsan ettiler. 2825
  • Bunları gör de diğer cansız şeyleri de şüphesiz bir halde sopaya, taşa kıyas et!
  • Taşla sopanın itaati meydana çıkar, görünürde öbür cansız şeylerin halinde de haber verir...
  • Onlar da “Biz, Tanrı’yı biliriz, ona itaat ederiz... hepimiz de tesadüfen halk edilmiş abes şeyler değiliz” derler.
  • Nil suyuna bak da anla... boğarken iki ümmetin arasını ayırt etti ya!
  • Yer, nasıl Karun’u kahredip sömürdü; onu nasıl bildiyse Nil’i de öyle bilgi sahibi bil. 2830
  • Ay da öyle... emri duyunca derhal gökyüzünde yarıldı, ikiye bölündü ya.
  • Nerede bir ağaç ve taş varsa Mustafa’yı görünce apaçık selâm verdi ya! İşte cansızların hepsini de böyle bil, böyle tanı!
  • Tanrı varlığını inkâr eden ve âleme evvel, yok diyen Dehri’ye cevap
  • Dün birisi, âlem, sonradan yaratıldı... bu gökyüzü fânidir, vârisi Hak’dır diyordu.
  • Bir filozof dedi ki: Sonradan yaratıldığını nasıl biliyorsun? Yağmur,bulutun sonradan yaratıldığını nasıl bilir?
  • Bu değişip duran âlemden sen, bir zerre bile değilsin... öyle olduğu halde güneşin sonradan yaratıldığını ne bilirsin ki? 2835
  • Pislik içinde gömülü olan bir kurtcağız, yeryüzünün evvelini, sonunu nereden bilecek?
  • Sen bu sözü babandan duydun... taklitle aptallığından ona sarıldın?
  • Sonradan yaratıldığına delil nedir? söyle; yoksa sus, fazla söylenmeye kalkma!
  • Adam dedi ki: Bu derin denizde bir gün iki bölük halkın bahse giriştiklerini gördüm.
  • Onlar çekişir bahsederken halk onların başına üşüştü. 2840
  • Ben de kalabalığın arasına karıştım, onların sözlerini, hallerini anlamak için durdum, bekledim.
  • Bir bölüğü âlem fânidir... şüphe yok ki bu yapının bir yapıcısı var diyordu.
  • Öbür bölüğün bu âlem kadimdir, evveli yoktur, yaratıcısı yapıcısı da yoktur... varsa bile kendisidir diyordu.
  • Tanrıya inanan, yaratıcıyı inkar ettin... geceyle gündüzü getirip götüren ve rızk veren Tanrıya münkir oldun, dedi.
  • Filozof ben dedi... delilsiz sözü dinlemem, taklide ancak ahmak olan kapılır! 2845
  • Hadi delilini göster... yoksa bu âlemde delilsiz söz dinlemem ben!
  • Mümin dedi ki: Delil, canımdadır... canımın içinde gizli delilim var!
  • Senin gözün zayıftır, hilâli göremezsin; fakat ben görüyorum, bana kızma.
  • Dedikodu uzadıkça uzadı... dinleyenlerde bu bezenmiş âlemin başına, sonuna hayran olup kaldılar.