English    Türkçe    فارسی   

4
2869-2893

  • Münkirin getirdiği delilin yüzü daima sarıdır... o inkârın doğruluğuna nerede bir nişane?
  • Münkirlerin övüldüğü bir minare nerede? Alemde böyle bir minare göster bana da onların doğruluğuna nişane olsun. 2870
  • Hani nerede bir mimber ki oraya birisi çıksın da bir münkirin zamanını ansın.
  • Paraların üstüne basılan peygamber adları, kıyamete kadar onların doğruluğuna alâmettir.
  • Padişahların paraları değişir durur.. fakat Ahmed’in parası, kıyamete dek sürer gider!
  • Altın olsun, gümüş olsun... bir paranın üstünde bir münkirin adını gösterene!
  • Hadi bunu mucize sayma! Peki bir de güneş gibi apaydın olan ve adına Ümmül Kitap denen yüz dilli Kuran’a bak! 2875
  • Kimsenin ondan bir harfi çalmaya, yahut sözüne bir söz katmaya ne haddi var, ne kudreti!
  • Üstünün dostu ol ki üstün olasın... kendine gel be hey azgın, mağluplara dost olma!
  • Münkirin delili, ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum!
  • Hiç düşünmez ki nerede bir görünen şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir.
  • Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarda gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir. 2880
  • “Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak üzere yarattım” yani onları yalnız görün diye değil,sizin görmediğiniz mâna ve bakî olan bir hikmet için yarattım âyetinin tefsiri
  • Hiçbir ressam var mıdır ki yaptığı resmi, hiçbir menfaat ümidi gözetmeden yalnız resim yapmak için yapsın.
  • Hem resim yapmak için yapar, hem de uluların büyüklerin bir vesile ile kederlerinden kurtulmalarını ister.
  • Çocukların neşelenmesini, bu resimle ölüp gitmiş dostların, dostlar tarafından hatırlanmasını diler.
  • Hiçbir testici yoktur ki içine su konmasını düşünmeden testisini, sırf testi yapmak için yapsın!
  • Hiçbir kâseci yoktur ki kaseyi ancak kâse olmak için yapsın da içine yemek konmak için yapmasın! 2885
  • Hiçbir hattat yoktur ki özene bezene yazdığı yazıyı yalnız yazısını, yazısının güzelliğini göstermek için yazsın da okumak için yazmasın.
  • Görünen suret gayp âlemindeki surete delâlet eder, o da başka bir gayp suretinden vücut bulmuştur.
  • Böylece bunları, görüşünün miktarınca ta üçüncü dördüncü, onuncu surete kadar say dur.
  • Oğul bunla, satrançtaki oyunlara benzer... her oyunun faydasını ondan sonrakinde gör.
  • Bu oyunu, o gizli oyunu oynamak için, onu da diğer bir oyun için... nihayet o oyunu da bir başka oyun için oynarlar. 2890
  • Gözünü böylece etraftan ileriye çevir de ta karşındakini mat edip oyunu kazanıncaya dek ne oyunlar oynayacaksan hepsini gör.
  • Merdiven basamaklarına çıkmak için önce birincisine, sonra ikincisine basmak lazım.
  • İkincisi de bil ki üçüncüsüne çıkmak için kurulmuştur... böyle, böyle merdivenin son basamağına çıkar dama varırsın.