- Çalışmada bir hareket gerek ki ayran, gönüldeki yağdan ayrılsın! 3045
- جنبشی بایست اندر اجتهاد ** تا که دوغ آن روغن از دل باز داد
- Yağ, ayran içinde âdeta yok gibidir de ayran, varlık alemine bayrak dikmiştir.
- روغن اندر دوغ باشد چون عدم ** دوغ در هستی برآورده علم
- Sen de var olarak görünen deriden ibarettir... fâni görünen yok mu?Asıl var olan odur işte!
- آنک هستت مینماید هست پوست ** وآنک فانی مینماید اصل اوست
- Yağlanmamış, eskimemiş ayranın varsa dövüp yağını çıkarmadıkça sakın harcama!
- دوغ روغن ناگرفتست و کهن ** تا بنگزینی بنه خرجش مکن
- Hemen onu bilgiyle elden ele alarak döndüre dur da gizlendiğini meydana çıkarsın.
- هین بگردانش به دانش دست دست ** تا نماید آنچ پنهان کرده است
- Çünkü bu fâni olan şey, bakînin delilidir... nitekim sarhoşların yalvarmaları da sâkiye delildir! 3050
- زآنک این فانی دلیل باقیست ** لابهی مستان دلیل ساقیست
- Buna dair başka bir misâl
- مثال دیگر هم درین معنی
- Bayraklardaki aslanların hareketi, gizli bir yelin varlığından haber verir.
- هست بازیهای آن شیر علم ** مخبری از بادهای مکتتم
- Yeller esmeseydi ölü aslan havada nasıl olur da hareket ederdi?
- گر نبودی جنبش آن بادها ** شیر مرده کی بجستی در هوا
- Aslanın hareketlerinden rüzgârın sabah yeli, yahut cenup rüzgârı olduğunu anlarsın... bu hareket, o gizli rüzgârı anlatır.
- زان شناسی باد را گر آن صباست ** یا دبورست این بیان آن خفاست
- Şu beden de bayraktaki aslana benzer... düşünce onu her an oynatır durur!
- این بدن مانند آن شیر علم ** فکر میجنباند او را دم به دم
- Doğudan gelen düşünce sabah yelidir... batıdan gelen ufunetli cenup yeli! 3055
- فکر کان از مشرق آید آن صباست ** وآنک از مغرب دبور با وباست
- Bu düşünce yelinin doğuşu, başka doğudur... bu düşünce yelinin batısı, o yandadır!
- مشرق این باد فکرت دیگرست ** مغرب این باد فکرت زان سرست
- Ay cansızdır, doğusu da cansız... fakat gönlün doğusu canlar canının canıdır!
- مه جمادست و بود شرقش جماد ** جان جان جان بود شرق فاد
- Gündüzün doğan şu güneş yok mu... iç âlemini aydınlatan güneşin doğuşundan bir kabuktur, onun bir aksidir ancak!
- شرق خورشیدی که شد باطنفروز ** قشر و عکس آن بود خورشید روز
- Çünkü ten, can yalımı olmadı mı ölür gider... artık onca ne gündüz vardır, ne gece!
- زآنک چون مرده بود تن بیلهب ** پیش او نه روز بنماید نه شب
- Beden olmaz, fakat ruh olursa gece ve gündüz bakîdir, düzenlidir. 3060
- ور نباشد آن چو این باشد تمام ** بیشب و بی روز دارد انتظام
- Nitekim göz, rüyada ay ve güneş olmadığı halde ayı da görür, güneşi de!
- همچنانک چشم میبیند به خواب ** بیمه و خورشید ماه و آفتاب
- Arkadaş uykumuz ölümün kardeşidir... bu kardeşe bak o kardeşi anla!
- نوم ما چون شد اخ الموت ای فلان ** زین برادر آن برادر را بدان
- Sana, rüya ölümün fer’idir derlerse sakın ha, hakikatine erişmedikçe bu sözü dinleme!
- ور بگویندت که هست آن فرع این ** مشنو آن را ای مقلد بییقین
- Ruhun uykuda öyle şeyler görür ki yirmi yıl uyanık kalsan onları göremezsin!
- میبیند خواب جانت وصف حال ** که به بیداری نبینی بیست سال
- Rüyanı tâbir ettirmek için bir hayli zaman bilgiç padişahlara koşar, 3065
- در پی تعبیر آن تو عمرها ** میدوی سوی شهان با دها
- Şu rüyanın tâbiri nedir diye sorarsın... böyle bir sırra fer’i demek köpekliktir!
- که بگو آن خواب را تعبیر چیست ** فرع گفتن این چنین سر را سگیست
- Bu söylediğimiz rüya, alelâde halkın gördüğü rüyadır... Tanrıya yaklaşmış erlerin rüyası ile Tanrı seçmesinin, Tanrı yakınlığının ta kendisidir.
- خواب عامست این و خود خواب خواص ** باشد اصل اجتبا و اختصاص
- Fil gerektir ki uyuyunca rüyasında Hindistan’ı görsün!
- پیل باید تا چو خسپد او ستان ** خواب بیند خطهی هندوستان
- Eşek, hiç Hindistan’ı rüyada görmez... çünkü Hindistan’dan ayrılmamış, gurbete düşmemiştir ki!
- خر نبیند هیچ هندستان به خواب ** خر ز هندستان نکردست اغتراب