English    Türkçe    فارسی   

4
3241-3265

  • Su, ona şah damarından yakındır da o susuzluktan yanar yakılır!
  • خفته می‌بیند عطشهای شدید ** آب اقرب منه من حبل الورید
  • Kıtlık yılında halk açlıktan ölürken müflis ve ayali kalabalık olduğu halde neşeli ve sevinçli olan zâhide;sevinç zamanı değil,yüzlerce baş sağlığı vermek zamanı deyince zâhidin umrumda bile değil demesi
  • حکایت آن زاهد کی در سال قحط شاد و خندان بود با مفلسی و بسیاری عیان و خلق می‌مردند از گرسنگی گفتندش چه هنگام شادیست کی هنگام صد تعزیت است گفت مرا باری نیست
  • Hani şunun gibi: Kıtlık yılında bir zâhid, bütün kavim ağlayıp sızlarken gülerdi.
  • هم‌چنان کن زاهد اندر سال قحط ** بود او خندان و گریان جمله رهط
  • Dediler ki: “Gülünecek yer değil... kıtlık, müminlerin kökünü kurutmada,
  • پس بگفتندش چه جای خنده است ** قحط بیخ مومنان بر کنده است
  • Rahmet bizden gözünü yumdu... ova, kızgın güneşin tesiri ile yandı, kavruldu!
  • رحمت از ما چشم خود بر دوختست ** ز آفتاب تیز صحرا سوختست
  • Bağlar üzümler simsiyah oldu... ne yerde bir nem var, ne yukarıda ne aşağıda. 3245
  • کشت و باغ و رز سیه استاده است ** در زمین نم نیست نه بالا نه پست
  • Halk, bu kıtlıktan, bu azaptan sudan çıkmış balık gibi onar onar, yüzer yüzer ölmede...
  • خل می‌میرند زین قحط و عذاب ** ده ده و صد صد چو ماهی دور از آب
  • Müslümanlara acımıyor musun? Müminler kardeştir... yağları da birdir etleri de... hepsi bir vücuttur.
  • بر مسلمانان نمی‌آری تو رحم ** مومنان خویشند و یک تن شحم و لحم
  • Bedende bir uzuv ağrıyıp incinse bütün beden ağrır, incinir... ister sulh çağında olsun, ister savaş; bu, budur.”
  • رنج یک جزوی ز تن رنج همه‌ست ** گر دم صلحست یا خود ملحمه‌ست
  • Zâhit dedi ki: Bu, sizin gözünüze kıtlık görünüyor... fakat bence yeryüzü cennet gibi, ben böyle görüyorum.
  • گفت در چشم شما قحطست این ** پیش چشمم چون بهشتست این زمین
  • Ben her ovada, her yerde ta bele kadar boyu atmış gürbüz başaklar görmekteyim. 3250
  • من همی‌بینم بهر دشت و مکان ** خوشه‌ها انبه رسیده تا میان
  • Başaklar seher yeli ile dalgalanmada... ova pırasayla dopdolu!
  • خوشه‌ها در موج از باد صبا ** پر بیابان سبزتر از گندنا
  • Acaba doğru mu diye sınıyor, elimi uzatıyor, onları yokluyor, tutuyorum... artık ben, nasıl elimi keser gözümü çıkartırım?
  • ز آزمون من دست بر وی می‌زنم ** دست و چشم خویش را چون بر کنم
  • A aşağılık kavim, siz, ten Firavununun dostusunuz... onun için Nil size kan görünmede.
  • یار فرعون تنید ای قوم دون ** زان نماید مر شما را نیل خون
  • Hemencecik akıl Musa’sına dost olasınız kan görmez, ırmak suyunu görürsünüz.
  • یار موسی خرد گردید زود ** تا نماند خون بینید آب رود
  • Babanla aranda bir şey geçti mi babanı köpek gibi görürsün, gözüne böyle görünür! 3255
  • با پدر از تو جفایی می‌رود ** آن پدر در چشم تو سگ می‌شود
  • Baban köpek değildir senin; o cefanın tesiri ile öyledir; öyle bir merhametli adam bile sana köpek görünür!
  • آن پدر سگ نیست تاثیر جفاست ** که چنان حرمت نظر را سگ نماست
  • Kardeşleri Yusuf’a haset ediyorlar kızıyorlardı... bu yüzden onu kurt şeklinde gördüler.
  • گرگ می‌دیدند یوسف را به چشم ** چونک اخوان را حسودی بود و خشم
  • Fakat babanla barıştın da kızgınlığın gitti mi köpek ortadan kalkar, baban, sana ateşli bir dost olur.
  • با پدر چون صلح کردی خشم رفت ** آن سگی شد گشت بابا یار تفت
  • Bütün âlem aklıküllün suretidir..aklıkülle aykırı hareket ettin,cefada bulundun mu dünya,senin gamını arttırır;nitekim babanla da çok defalar bozuştun mu onu gördükçe kederlenirsin,yüzünü görmek istemezsin,halbuki bundan önce gözünün nuruydu,canının huzuru!
  • بیان آنک مجموع عالم صورت عقل کلست چون با عقل کل بکژروی جفا کردی صورت عالم ترا غم فزاید اغلب احوال چنانک دل با پدر بد کردی صورت پدر غم فزاید ترا و نتوانی رویش را دیدن اگر چه پیش از آن نور دیده بوده باشد و راحت جان
  • Bütün âem, aklı küllün suretidir... bütün insanların babası odur.
  • کل عالم صورت عقل کلست ** کوست بابای هر آنک اهل قل است
  • Birisi aklı külle karşı küfranını artırırsa bütün âlem ona köpek görünür. 3260
  • چون کسی با عقل کل کفران فزود ** صورت کل پیش او هم سگ نمود
  • Bu babayla uzlaş, asiliği bırak da su ve toprak, sana altın döşeme görünsün.
  • صلح کن با این پدر عاقی بهل ** تا که فرش زر نماید آب و گل
  • Bununla uzlaşırsan içinde bulunduğun hal ve zaman, âdeta kıyamet kesilir... gözünün önünde gök de değişir yer de!
  • پس قیامت نقد حال تو بود ** پیش تو چرخ و زمین مبدل شود
  • Ben daima bu babayla uzlaşmış haldeyim... onun için şu âlem, bana cennet görünmede!
  • من که صلحم دایما با این پدر ** این جهان چون جنتستم در نظر
  • Her zaman yeni bir suret, her an yeni bir güzellik görmedeyim... yeni görmekle de elem ve usanç kalmaz, insan daima yeniden yeniye neşelenir durur.
  • هر زمان نو صورتی و نو جمال ** تا ز نو دیدن فرو میرد ملال
  • Ben cihanı nimetlerle dopdolu görüyorum... sular kaynaklardan coşup akmada... 3265
  • من همی‌بینم جهان را پر نعیم ** آبها از چشمه‌ها جوشان مقیم