English    Türkçe    فارسی   

4
331-355

  • Kör, öğütle arınıp temizlense bile yine her an sürçer, pislenir.
  • Ey Âdem, senin gözün var, kör değilsin... Fakat kaza geldi mi göz kör olur!
  • Gözlü adamın, bir tesadüf neticesi kuyuya düşmesi için ömürler lazım. Fakat bu kaza, körün yoldaşıdır. Çünkü düşmek, onun tabiatıdır, huyudur.
  • Kör, pisliğe düşer de bu koku nedir, kendisinden midir, yoksa bir pisliğe bulaşmış da ondan mı? Bilemez ki.
  • Ona birisi miskler saçsa onu da kendisinden bilir, sevgilinin lütfundan değil! 335
  • (eksik)
  • Hâsılı ey gözü açık kişi, bu iki göz, sana yüzlerce anadır, yüzlerce baba!
  • Hele gönül gözü yok mu? O, bu göze nispetle yetmiş kat azizdir, yetmiş derece kuvvetlidir... Bu iki duygu gözü, onun nimetiyle geçinmededir.
  • Yazıklar olsun ki yol kesiciler oturmuşlar, dilime yüzlerce düğüm vurmuşlardır!
  • Ayağı bağlı olan, nasıl rahvan gidebilir! Ağır bir bağdır bu... Mazur gör! 340
  • Ey gönül, bu söz, kırık dökük geliyor. Bu söz incidir, Allah gayreti de değirmen.
  • İnci küçük ve kırık bile olsa hasta göze tutya olur.
  • Ey inci, kırıldığına acınma... Kırılmakla parlayacak apaydın olacaksın!
  • Böyle o kırık dökük söylenecek... Fakat Allah ganidir, sonunda onu düzgün bir hale getirir.
  • Buğday, kırıldı, ufalandıysa zayi olmadı ya... Un haline geldi de dükkâna girdi, ekmek oldu. 345
  • Ey âşık, senin de suçun belli oldu... Artık suyu yağı bırak da kırık dökük bir hale gel!
  • Âdem’in has çocuklarına mahsustur bu... Onlar, “Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik” derler.
  • Sen de hacetini arz et, lânetlenmiş yüzsüz iblis gibi delil getirmeye kalkışma!
  • Yok, eğer yüzsüzlük, İblis’in ayıbını örttüyse sen de inada giriş, yüzsüzlükte bulun, bu yolda çalış, didin!
  • Ebucehil, Peygamber’den, kindar Oğuz Türk’ü gibi bir mucize istedi. 350
  • Fakat Allah Sıddık’ı mucize istemedi, bu yüzün sahibi zaten doğrudan başka bir şey söyleyemez ki dedi.
  • Sen nerede, senin gibi birisinin benliğe düşerek benim gibi bir sevgiliyi sınaması nerede?
  • Bir Yahudi’nin, Allah yüzünü ulu etsin Ali’ye “Eğer Allah’ın korumasına güveniyorsan kendini bu yapının üstünden at” demesi, Müminler emîri’nin ona cevabı
  • Allah’ı ululamayı bilmeyen bir inatçı, bir gün Murtaza’ya dedi ki:
  • “Peki yüksek bir yapının damındasın... Ey aklı başında olan, Allah’ın koruyacağını biliyorsun değil mi?”
  • Murtaza, evet dedi... O koruyucudur, ganidir... Bizim varlığımızı, bizi ta çocukluğumuzdan adamlığımıza kadar hep o korur, o görüp gözetir! 355