English    Türkçe    فارسی   

4
3336-3360

  • Doğanı miskin ve çaresiz bir hâle getiren ve gözünü, kulağını örten üsküf,
  • Doğanın bütün meyli, kendi cinsine olduğundan gözünü bağlamak, kendi cinsini göstermemek içindir.
  • Fakat doğan, kendi cinsinden vazgeçti de padişaha dost oldu mu doğancı, onun gözünü açar, başından üsküfünü çıkarır.
  • Tanrı da şeytanları, gözetleme yerinden...aklı cüz-iyi kendi müstakil reyinden,
  • Pek başbuğluk davasında bulunma... sen, reyinde müstakil değilsin, ancak gönlün şakirdisin ve istidadın var diye sürer! 3340
  • Der ki: Yürü gönüle git... çünkü sen gönlün cüzüsün; kendine gel, sen âdil padişahın kulusun!
  • Ona kulluk etmek, sultanlıktan iyidir... çünkü “Ben ondan hayırlıyım” sözü, şeytan sözüdür.
  • Be aşağılık, Âdem’in kulluğu ile İblis’in kibrine bak da aradaki farkı gör.
  • Âdem’in kulluğunu seç. Yol güneşi olan peygamber bile “Nefsini aşağılayan kişiye ne mutlu” dedi.
  • Tuba gölgesini gör de güzelce uyu... o gölgeye baş koy da serkeşlik etmeden uykuya dal! 3345
  • Nefsi aşağılama gölgesi, güzel bir yatılacak yerdir... o arılığa istidadı olana hoş bir uyku verir.
  • Bu gölgeyi bırakır da benlik tarafına gidersen çabucak asi olur, azar, yolunu kaybeder gidersin!
  • “Ey inanlar,Tanrı ve rasulü hükmetmeden önce bir işe hükmetmeyin,kesip atmayın”âyeti.Peygamber değilsen ümmet ol..Padişah değilsen tebaa ol!
  • Şu halde yürü şeyhin, emrinin gölgesi altına git; sus emre uy!
  • Böyle yapmadın mı istidat ve kabiliyet sahibi bile olsan kâmilik davasına kalkıştığından değişir, çarpılır, istidat ve kabiliyetini kaybedersin!
  • Sır bilen ve haberdar olan üstada serkeşlik edersen istidattan da olursun! 3350
  • Şimdilik ayakkabı dikiciliğine razı ol, sabret... yoksa sabretmezsen yamacı, eskici olur kalırsın!
  • Eskicilerde sabır ve hilm olsaydı hepsi de öğrenir, yeni ayakkabı diker, ayakkabıcı olurlardı.
  • Çok çalışır, çok didinirsen nihayet usanır da sen kendin, akıl bir bağmış meğerse dersin!
  • Felsefeye kapılan adam gibi hani... o da ölüm gününde aklı, kolsuz kanatsız gördü de,
  • Kararsızca itiraf etti o zaman... dedi ki: Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürdük! 3355
  • Gururlandık aldandık da erlerden baş çektik... hayal denizinde yüzdük durduk.
  • Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
  • O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
  • Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
  • Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz! 3360