English    Türkçe    فارسی   

4
3406-3430

  • Sense şüphe yok ki zinadan olmasın... yay kötü oldu mu ok eğri gider!”
  • تو ز اولاد زنایی بی‌گمان ** تیر کژ پرد چو بد باشد کمان
  • Katırın,devenin cevaplarını tasdik edip onun üstünlüğünü ikrar etmesi,ondan yardım dileyip doğru bir yürekle ona sığınması,devenin katıra iltifatı,yol göstermesi ve babacasına,padişahcasına ona yardım etmesi
  • تصدیق کردن استر جوابهای شتر را و اقرار کردن بفضل او بر خود و ازو استعانت خواستن و بدو پناه گرفتن به صدق و نواختن شتر او را و ره نمودن و یاری دادن پدرانه و شاهانه
  • Katır doğru dedin ey deve dedi... bu sözü söyler söylemez de gözleri yaşlarla doldu.
  • گفت استر راست گفتی ای شتر ** این بگفت و چشم کرد از اشک پر
  • Bir müddet ağladı, devenin ayağına kapandı; dedi ki: Ey kulların Tanrısınca seçilmiş er,
  • ساعتی بگریست و در پایش فتاد ** گفت ای بگزیده‌ی رب العباد
  • Lûtfetsen de beni kulluğa kabul etsen ne ziyana girersin?
  • چه زیان دارد گر از فرخندگی ** در پذیری تو مرا دربندگی
  • Deve, mademki huzurumda ikrar ettin dedi... yürü, zamanenin âfetlerinden kurtuldun. 3410
  • گفت چون اقرار کردی پیش من ** رو که رستی تو ز آفات زمن
  • İnsafa geldin, belâdan halâs oldun; düşmandın muhabbet ehline katıldın!
  • دادی انصاف و رهیدی از بلا ** تو عدو بودی شدی ز اهل ولا
  • Kötü huy zaten senin aslında yoktu... aslı kötü olandan inattan, kötülükten başka bir şey gelmez.
  • خوی بد در ذات تو اصلی نبود ** کز بد اصلی نیاید جز جحود
  • Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
  • آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبه‌جو
  • Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
  • هم‌چو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
  • Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona. 3415
  • چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبه‌ی نفیس
  • Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!
  • رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانه‌ی نار و از دندان دد
  • Yürü, şimdicik devleti elde ettin, kendini ebedi bir kutluluğa attın.
  • رو که اکنون دست در دولت زدی ** در فکندی خود به بخت سرمدی
  • “Kullarımın arasına katıl” devletine eriştin, “Cennetime gir” kumaşını dokudun!
  • ادخلی تو فی عبادی یافتی ** ادخلی فی جنتی در بافتی
  • Kulları arasına girmeye yol buldun, gizli bir yolda ebedi cennete sokuldun.
  • در عبادش راه کردی خویش را ** رفتی اندر خلد از راه خفا
  • “Bize doğru yolu göster” dedin; doğru yolda elini tuttu seni ta cennete kadar götürdü. 3420
  • اهدنا گفتی صراط مستقیم ** دست تو بگرفت و بردت تا نعیم
  • Ey aziz kişi, ateştin, nur oldun... koruktun yaş ve kuru üzüm oldun.
  • نار بودی نور گشتی ای عزیز ** غوره بودی گشتی انگور و مویز
  • Tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya, yıldızdın güneş kesildin...neşelen artık!
  • اختری بودی شدی تو آفتاب ** شاد باشد الله اعلم بالصواب
  • Ey Hak ziyası Hüsamettin, balını tut, süt havuzuna at da,
  • ای ضیاء الحق حسام‌الدین بگیر ** شهد خویش اندر فکن در حوض شیر
  • O süt, bozulmadan kurtulsun... lezzet denizinde lezzeti büsbütün fazlalaşsın.
  • تا رهد آن شیر از تغییر طعم ** یابد از بحر مزه تکثیر طعم
  • Elest denizinde ulaşsın. Deniz oldu mu her türlü bozulmadan kurtuldu demektir. 3425
  • متصل گردد بدان بحر الست ** چونک شد دریا ز هر تغییر رست
  • Süt, bal denizine akacak bir yol bulursa da artık hiçbir âfete uğramaz, ekşiyip kesilmez.
  • منفذی یابد در آن بحر عسل ** آفتی را نبود اندر وی عمل
  • Ey Tanrı aslanı, aslancasına bir kükre de o kükreyiş ta yedinci göğe çıksın!
  • غره‌ای کن شیروار ای شیر حق ** تا رود آن غره بر هفتم طبق
  • Fakat usanmış bıkmış canın ne haberi olur ki? Fare, aslan kükreyişini ne bilsin?
  • چه خبر جان ملول سیر را ** کی شناسد موش غره‌ی شیر را
  • Gönlü deniz gibi engin ve yaradılışı iyi olanların istifadesi için ahvalini altın suyu ile yaz!
  • برنویس احولا خود با آب زر ** بهر هر دریادلی نیکوگهر
  • Bu cana canlar katan söz, Nil suyudur... Yarabbi sen onu Kipti’nin gözüne kan göster! 3430
  • آب نیلست این حدیث جان‌فزا ** یا ربش در چشم قبطی خون نما
  • Kıpti’nin, Beni İsrail kabîlelerinden birine mensup olan bir adama “Dostluk ve kardeşlik hatırı için kendi niyetine Nil’den bir testi doldur,dudağıma dayada içeyim.Çünkü siz İsrailoğulları,kaplarınızı kendiniz için doldurdunuz mu arı duru su oluyor,biz Kıpti’ler doldurduk mu kan kesiliyor”diye yalvarması
  • لابه کردن قبطی سبطی را کی یک سبو بنیت خویش از نیل پر کن و بر لب من نه تا بخورم به حق دوستی و برادری کی سبو کی شما سبطیان بهر خود پر می‌کنید از نیل آب صاف است و سبوکی ما قبطیان پر می‌کنیم خون صاف است