- Dedi ki: Seninle dostum, arkadaşım... bugün de bir hacetim var, senden istemeye geldim.
- گفت هستم یار و خویشاوند تو ** گشتهام امروز حاجتمند تو
- Çünkü Musa büyücülük, afsunculuk etti... nihayet Nilin suyu bize kan kesildi.
- زانک موسی جادوی کرد و فسون ** تا که آب نیل ما را کرد خون
- İsrail oğulları alınca duru su oluyor, içiyorlar... halbuki Kıpti’nin gözü bağlanmış, ona kan oluyor.
- سبطیان زو آب صافی میخورند ** پیش قبطی خون شد آب از چشمبند
- Kıpti kavmi işte buracıkta susuzluktan ölüp gidiyor. Bu, ya bahtsızlığından, ya kendi kötülüğünden! 3435
- قبط اینک میمرند از تشنگی ** از پی ادبار خود یا بدرگی
- Kendin için bir tas su doldur da bu eski dost suyundan içsin senin!
- بهر خود یک طاس را پر آب کن ** تا خورد از آبت این یار کهن
- Çünkü o, kendin için doldursan kan olmaz temiz ve duru su olur!
- چون برای خود کنی آن طاس پر ** خون نباشد آب باشد پاک و حر
- Ben de sana tâbi olarak su içmiş olayım... tâbi olan kişi, tâbi olduğu kişinin lûtfuyle dertten kurtulur.
- من طفیل تو بنوشم آب هم ** که طفیلی در تبع به جهد ز غم
- İsrail oğlu peki canım efendim dedi... sana bir hizmet edeyim, istediğini yapayım a gözümün nuru!
- گفت ای جان و جهان خدمت کنم ** پاس دارم ای دو چشم روشنم
- Senin muradına gideyim, seni sevindireyim... kulun, kölen olayım da hürlük edeyim! 3440
- بر مراد تو روم شادی کنم ** بندهی تو باشم آزادی کنم
- Tası Nil’den doldurdu, ağzına dayadı, yarısını içti.
- طاس را از نیل او پر آب کرد ** بر دهان بنهاد و نیمی را بخورد
- Sonra tası su isteyene doğru eğdi, sen de iç dedi... su derhal kara kan kesildi.
- طاس را کژ کرد سوی آبخواه ** که بخور تو هم شد آن خون سیاه
- Tekrar kendi tarafına eğdi, kan su oldu... Kıpti kızdı alevlendi.
- باز ازین سو کرد کژ خون آب شد ** قبطی اندر خشم و اندر تاب شد
- Bir müddet oturdu... hiddeti geçince dedi ki: Ey ulu kılıç,
- ساعتی بنشست تا خشمش برفت ** بعد از آن گفتش کای صمصام زفت
- Ey kardeş, şu düğümün açılmasına çare nedir?İsrail oğlu dedi ki: Bunu takva sahibi içer. 3445
- ای برادر این گره را چاره چیست ** گفت این را او خورد کو متقیست
- Takva sahibi da Firavun’un gittiği yoldan usanan, Musa’laşan kişidir.
- متقی آنست کو بیزار شد ** از ره فرعون و موسیوار شد
- Musa’ya uy, Musa kavmi ol da bu suyu iç... ayla uzlaş da ay ışığını gör.
- قوم موسی شو بخور این آب را ** صلح کن با مه ببین مهتاب را
- Tanrı kullarına kızgınlığından gözünde yüz binlerce karanlık var!
- صدهزاران ظلمتست از خشم تو ** بر عبادالله اندر چشم تو
- Kızgınlığını yatıştır da gözlerini aç, neşelen... dostlarından ibret al da üstat ol!
- خشم بنشان چشم بگشا شاد شو ** عبرت از یاران بگیر استاد شو
- Sende Kaf dağı gibi küfür varken nasıl olur da Nil’den avucuna su almada bana tabi olabilirsin sen? 3450
- کی طفیل من شوی در اغتراف ** چون ترا کفریست همچون کوه قاف
- Dağ iğne deliğinden geçer mi hiç? Geçer... ancak tek bir iplik haline gelirse!
- کوه در سوراخ سوزن کی رود ** جز مگر که آن رشتهی یکتا شود
- Dağı tövbenle saman çöpü haline getir de suçları bağışlananların kadehini güzelce al, hoş bir hal de çek gitsin.
- کوه را که کن به استغفار و خوش ** جام مغفوران بگیر و خوش بکش
- Fakat bu hileyle onu nasıl içebilirsin ki Tanrı, onu kafirlere hâram etmiştir.
- تو بدین تزویر چون نوشی از آن ** چون حرامش کرد حق بر کافران
- A iftiralara uğramış iftiracı, hileyi düzeni yaratan Tanrı, nasıl olur da senin hilene, düzenine kapılır?
- خالق تزویر تزویر ترا ** کی خرد ای مفتری مفترا
- Musa kavminden ol... hilenin faydası yok... senin hilen yel ölçmekten ibaret! 3455
- آل موسی شو که حیلت سود نیست ** حیلهات باد تهی پیمودنیست
- Suyun haddimi var, Tanrı emrini terk etsin de kafirlere su olsun!
- زهره دارد آب کز امر صمد ** گردد او با کافران آبی کند