English    Türkçe    فارسی   

4
3519-3543

  • Bahar olmadığı halde sana nergis ve ağustos gülü verir; kitapsız ustasız sana bilgiler belletirim...
  • Kâfiyim, ilaçsız sıhhat verir; mezarı, kuyuyu meydan haline getiririm... 3520
  • Musa'ya bütün âlemin başına indirsin diye bir sopa verir; kuvvet kudret bağlarım...
  • Musa'nın eline bir nur, bir parlaklık veririm ki güneşe bile tokat atar!
  • Sopayı yedi başlı yılan haline getiririm... hem öyle bir yılan ki erkek bir yılanın belinden gelmemiş, dişi bir yılandan doğmamış.
  • Nil suyuna kan karıştırmam; kudretimle suyunu kan haline getiririm.
  • Nil suyu gibi neşeni gam haline getiririm de bir daha neşeye yol bulamazsın. 3525
  • Sonra tekrar imanını yeniledim mi yine Firavundan bezersin.
  • Görürsün ki rahmet Musa'sı gelmiş... kan gibi görünen Nil, onun yüzünden su olmuş!
  • İçten ipin ucunu bırakmazsan zevk Nil'in hiç kan kesilmez.
  • Ben, iman edeyim de bu kan tufanından bir su içeyim diyordum.
  • Ben ne bilirdim ki Allah beni değiştirecek, gönlümü başka bir hale koyacak da beni Nil yapacak! 3530
  • Başkalarının gözünde eskisi gibiyim ama benim gözüme akıp duran bir Nil görünmede!
  • Nitekim bu âlem de Peygamberin gözüne tespihe gark olmuş görünmede... bize göreyse aptalca durup duruyor.
  • Onun gözüne bu âlem aşk ve ihsanla dolmuş görünüyor; başkasının gözüne ise ölü ve cansız.
  • Yukarı olsun, aşağı olsun onca her yer, hızlı hızlı yürümede... o, taştan topraktan nükteler duymada!
  • Halbuki halka bunların hepsi kapalı... her şey ölü görünmede... ben, bundan daha ziyade şaşılacak bir perde görmedim. 3535
  • Bütün mezarlar bizce bir. Fakat velilerin gözünde kimisi cennet bahçesi, kimisi cehennem çukuru!
  • Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
  • İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.
  • Bir zamancağız bizim gözümüzle bakın da "Heletâ" daki gülüşleri görün hele!
  • O ters şey, armut ağacının üstünde öyle görünür... a genç ağaçtan in de bak! 3540
  • O armut ağacı, varlık ağacıdır... sen orada oldukça sana yeni şey eski görünür.
  • O ağacın üstünde oldukça âlem pis bir dikenlik, kızgın akreplerle, yılanlarla dopdolu bir yer görünür.
  • Fakat ağaçtan inersen derhal âlemi gül yüzlü dilberlerle, dadılarla, tayalarla dolu görürsün!
  • Kötü karının, kocasına o görünen kötü hayaller, armut ağacının üstünden adamın gözüne öyle görünür.. aşağıya in de hayaller gitsin demesi. Birisi, o adamın gördüğü hayal değildi ki derse şu cevabı veririz: Bu misaldir, mesel değil. Misalin bu kadar oluşu da kâfi. Eğer armut ağacına çıkmasaydı ister hayal olsun, ister hakikat gördüklerini görmeyecekti ya!