- Dedi ki: A merdut ahlâksız... üstündeki lûti kim?
- گفت شوهر را کای مابون رد ** کیست آن لوطی که بر تو میفتد
- Karı gibi onun altına yatmışsın... meğerse sen ne ibneymişsin!
- تو به زیر او چو زن بغنودهای ** ای فلان تو خود مخنث بودهای
- Kocası senin başın döndü galiba... çünkü burada benden başka kimse yok dedi.
- گفت شوهر نه سرت گویی بگشت ** ورنه اینجا نیست غیر من به دشت
- Kadın o üstüne binen kalpaklı herif kim, söyle hele diye birkaç kere daha sordu, söylendi. 3550
- زن مکرر کرد که آن با برطله ** کیست بر پشتت فرو خفته هله
- Adam,a kadın ağaçtan in; başın döndü; adam akıllı bunadın sen dedi.
- گفت ای زن هین فرود آ از درخت ** که سرت گشت و خرف گشتی تو سخت
- Kadın, ağaçtan indi; kocası ağaca çıktı. Kadın da oynaşını göğsüne çekti.
- چون فرود آمد بر آمد شوهرش ** زن کشید آن مول را اندر برش
- Kocası bağırdı: A orospu maymun gibi üstüne çıkan o adam kim?
- گفت شوهر کیست آن ای روسپی ** که به بالای تو آمد چون کپی
- Kadın burada benden başka kimse yok ki dedi... kendine gel, senin başın döndü galiba, saçmalama.
- گفت زن نه نیست اینجا غیر من ** هین سرت برگشته شد هرزه متن
- Adam, bu sözü birkaç kere söylediyse de kadın, "Bu armut ağacından olacak! 3555
- او مکرر کرد بر زن آن سخن ** گفت زن این هست از امرودبن
- Ben de armut ağacının üstündeyken öyle şeyler gördüm be hey kaltaban!
- از سر امرودبن من همچنان ** کژ همی دیدم که تو ای قلتبان
- Aşağıya inde bak... benden başka kimse yok, bütün bu hayaller armut ağacından!
- هین فرود آ تا ببینی هیچ نیست ** این همه تخییل از امروبنیست
- Şaka ve lâtife bir şey belletmeye yarar... onu ciddi gibi dinle; görünüşte lâtife oluşuna kapılma!
- هزل تعلیمست آن را جد شنو ** تو مشو بر ظاهر هزلش گرو
- Her ciddi şey, maskaralara göre maskaralık, şakadır... fakat akıllara göre de lâtifeler, ciddidir.
- هر جدی هزلست پیش هازلان ** هزلها جدست پیش عاقلان
- Aklı kıt olanlar armut ağacı ararlar... fakat bu armut ağacından o armut ağacına uzun bir yol var! 3560
- کاهلان امرودبن جویند لیک ** تا بدان امرودبن راهیست نیک
- Armut ağacından inde yürümeye koyul... senin gözün de kamaşmış yüzün de!
- نقل کن ز امرودبن که اکنون برو ** گشتهای تو خیرهچشم و خیرهرو
- Bu ağaç, benliktir... evvelki varlıktır. İnsan, bu varlıkla kaldıkça gözü şaşı olur, olmayacak şeyler görür.
- این منی و هستی اول بود ** که برو دیده کژ و احول بود
- Fakat armut ağacından indin mi düşüncede de bir eğrilik, sapıklık kalmaz, gözde de sözde de!
- چون فرود آیی ازین امرودبن ** کژ نماند فکرت و چشم و سخن
- O vakit bu ağacı,dalları yedinci kat göğe kadar yücelmiş büyük bir devlet ağacı olmuş görürsün.
- یک درخت بخت بینی گشته این ** شاخ او بر آسمان هفتمین
- Aşağı indin de ondan ayrıldın mı Allah, rahmetiyle o ağacı değiştirir. 3565
- چون فرود آیی ازو گردی جدا ** مبدلش گرداند از رحمت خدا
- Bu aşağıya inme, bu tevazu yüzünden Allah gözüne doğru bir görüş kabiliyeti verir.
- زین تواضع که فرود آیی خدا ** راست بینی بخشد آن چشم ترا
- Doğru görüş kolay ve bedava olsaydı Mustafa Allahdan bu görüşü diler miydi?
- راست بینی گر بدی آسان و زب ** مصطفی کی خواستی آن را ز رب
- Dedi ki: "Yarabbi, yukarıda olsun, aşağıda olsun, her cüzü bana olduğu gibi göster!"
- گفت بنما جزو جزو از فوق و پست ** آنچنان که پیش تو آن جزو هست
- Aşağıya indikten sonra yine o ağaca çık... çünkü artık o ağaç, "OL" emriyle değişmiş yeşermiştir.
- بعد از آن بر رو بر آن امرودبن ** که مبدل گشت و سبز از امر کن
- Musa'nın ağacına dönmüştür bu ağaç! Pılını pırtını Musa'nın bulunduğu yere çekersen görürüsün ki, 3570
- چون درخت موسوی شد این درخت ** چون سوی موسی کشانیدی تو رخت
- Bu ağacı ateş yeşertir, neşeli bir hale kor... dalı, "Şüphe yok ben Allahyım der durur!"
- آتش او را سبز و خرم میکند ** شاخ او انی انا الله میزند