English    Türkçe    فارسی   

4
3590-3614

  • Musibetler üst üste gelip, hüzün ve keder verdi. Nil nehri de, Kıptiler için tamamıyla kandan ibaret oldu. (T.M.) 3590
  • Nihayet, Firavun, bizzat Musa Aleyhisselamın huzurunda eğilip yalvardı. (T.M.)
  • Ey Sultan! Söz söyleyecek yüzümüz yoksa da, bizim yaptıklarımızı, sen bize yapma! (T.M.)
  • Parça parça olmuşum, niyazımız kabul et. Ben, izzet ve azamete alışmışım, bana sert muamele etme! (T.M.)
  • Ey emin Musa! Haydi, dudağını merhametle kımıldat da, belanın bu ateşli ağzı kapansın. (T.M.)
  • Musa Aleyhisselam, dedi ki: “Ya Rabbi! Firavun, beni aldatıyor; ama seni aldatamaz!” (T.M.) 3595
  • Onun hilesini kabul mü edeyim, yoksa o hilenin aslını bilmesi için, hudasına mukabelede bulunayım mı? (T.M.)
  • Her mekir ve hilenin aslı, bizdedir. Arz üzerinde olan her şeyin aslı, göktedir. (T.M.)
  • Cenab-ı Hakk, buyurdu ki: “Ya Musa! O köpek, hudaya değmez. Sen o köpeğin önüne, uzaktan bir kemik atıver.” (T.M.)
  • Haydi asanı kımıldat da, topraklar, çekirgelerin yok ettiklerini yeniden versinler. (T.M.)
  • O çekirgeler, derhal yanıp simsiyah olsunlar da, halk, Allah’ın tebdil ve tahvilini görsün! (T.M.) 3600
  • Benim sebeplere ihtiyacım yoktur. O sebepler, hakikati örtmek için birer perdedir. (T.M.)
  • O sebepler, tabiatçı ilaca dayansın; müneccim, yıldızları gözlesin! (T.M.)
  • Münafık, hırs ve tamah sevkiyle ve bir şey bulamamak korkusuyla, erkenden pazara gelsin! (T.M.)
  • Allah’a ibadet etmemiş, hatta yüzünü yıkamamışken, o cehennem lokması, yiyecek aramaktadır. (T.M.)
  • Yayılıp otlayan kuzu gibi, avam halkının canı da hem yer, hem de yenir. (T.M.) 3605
  • Kuzu otlayıp yayıldıkça, kasap, “O, bizim için otlayıp semiriyor” diye sevinir. (T.M.)
  • Sen, yiyip içme hususunda, cehennem gibi oburluk eder, cehennem için semirir durursun. (T.M.)
  • Bir gün bari hikmet otlağından yayıl da, kalbin, gelişip güzelleşsin! (T.M.)
  • Ama ten gıdası, bu hikmet rızkına mani olur. Çünkü ruh, tacirdir; ten ise, yol kesici! (T.M.)
  • Yol kesici, odun gibi yanar kül olursa, tacirin mumu parlak yanar. (T.M.) 3610
  • Ey insan! Sen şuurdan ibaretsin, gerisi o şuuru örter. Binaenaleyh, kendini kaybetme de, boş yere uğraşma! (T.M.)
  • Bilmiş ol ki, her şehvet, şarap ve afyon gibi şuur perdesidir. Akıllı bir kimse, onun tesiriyle şaşkınlaşır. (T.M.)
  • Sanma ki, insan ancak şaraptan sarhoş olur, aklı gider; bütün şehvetler, gözü ve kulağı bağlar! (T.M.)
  • Şeytan, şarap içmekten uzaktı; onu, kibir ve inkârı sarhoş etmişti. (T.M.)