Her yeni dervişin, yüce bahtlı şeyhine fart-ı muhabbeti de, bu meyil kabilindendir. (T.M.)
همچو میل مفرط هر نو مرید ** سوی آن پیر جوانبخت مجید
Bu dervişin akl-ı cüzisi, akl-ı küll mesabesinde bulunan o şeyh-i kâmil ve mükemmildendir. Bu gölgenin oynaması da, o gül dalının hareketindendir. (T.M.)
جزو عقل این از آن عقل کلست ** جنبش این سایه زان شاخ گلست
Nihayet gölgesi onda yok olur da, derviş, şeyhine olan muhabbetin sırrını anlar. (T.M.)
سایهاش فانی شود آخر درو ** پس بداند سر میل و جست و جو
Ey iyi talihli kimse! Ağaç sallanmasa, dalının gölgesi nasıl kımıldar? (T.M.)3645
سایهی شاخ دگر ای نیکبخت ** کی بجنبد گر نجنبد این درخت
باز از حیوان سوی انسانیش ** میکشید آن خالقی که دانیش
Böylece insan, iklimden iklime, yani mertebeden mertebeye geçerek akil, âlim ve kâmil olur. (T.M.)
همچنین اقلیم تا اقلیم رفت ** تا شد اکنون عاقل و دانا و زفت
Evvelki akılları, yani bulunduğu mertebelerdeki şuuru hatırında değildir. Nitekim en son aklı da değişecektir. (T.M.)
عقلهای اولینش یاد نیست ** هم ازین عقلش تحول کردنیست
تا رهد زین عقل پر حرص و طلب ** صد هزاران عقل بیند بوالعجب
Vakıa, uyumuş, yani bu dünyaya gelmiş evvelki hallerini unutmuştur. Fakat onu, o unutma halinde bırakmazlar. (T.M.)3650
گر چو خفته گشت و شد ناسی ز پیش ** کی گذارندش در آن نسیان خویش
Tekrar o uykudan, onu uyandırırlar. Uyanınca, kendi haline gülmeye başlayıp… (T.M.)
باز از آن خوابش به بیداری کشند ** که کند بر حالت خود ریشخند
Rüyada gördüğüm o gam ve keder, neydi? Nasıl oldu da, doğru düzen halleri unuttum?(T.M.)
که چه غم بود آنک میخوردم به خواب ** چون فراموشم شد احوال صواب
“O gamların ve illetlerin uyku hali, aldanma ve hayal bulunduğunu nasıl fark edemedim” der. (T.M.)
چون ندانستم که آن غم و اعتلال ** فعل خوابست و فریبست و خیال
Dünya da böyledir; uyuyanın gördüğü rüya gibidir. Rüya görenin, gördüğü şeyleri devam edip gidecek sandığı gibi, gaflet uykusunda bulunanlar da, dünyayı sürüp gidecek sanırlar. (T.M.)
همچنان دنیا که حلم نایمست ** خفته پندارد که این خود دایمست
Ama ansızın ecel sabahı zuhur edince, zan ve hile karanlığından kurtulur. (T.M.)3655
تا بر آید ناگهان صبح اجل ** وا رهد از ظلمت ظن و دغل
خندهاش گیرد از آن غمهای خویش ** چون ببیند مستقر و جای خویش
Bu dünya uykusunda gördüğün düşlerin hepsi, mahşer gününde, birer birer peyda olacaktır. (T.M.)
هر چه تو در خواب بینی نیک و بد ** روز محشر یک به یک پیدا شود
Dünya uykusunda ne yapmış isen, o uyanıklık âleminde sana aşikâr olacaktır. (T.M.)
آنچ کردی اندرین خواب جهان ** گرددت هنگام بیداری عیان
Sakın bu rüyada kötülük etmenin tabiri yoktur sanma! (T.M.)
تا نپنداری که این بد کردنیست ** اندرین خواب و ترا تعبیر نیست
Ey esir ve fakire zulmeden! Belki, senin rüyada, yani dünyada gülüşün, uyandığın mahşer gününde ağlama ve içine çekme halinde tabir edilecektir. (T.M.)3660
بلک این خنده بود گریه و زفیر ** روز تعبیر ای ستمگر بر اسیر
Rüyadaki ağlayışını, dert ve gam ile inleyişini ise, uyanıklıkta meserret bil! (T.M.)
گریه و درد و غم و زاری خود ** شادمانی دان به بیداری خود
Ey Yusufların dersini yırtan, ey acizlere zulmetmiş olan kimse! O ağır uykudan, kurt olarak uyanırsın! (T.M.)
ای دریده پوستین یوسفان ** گرگ بر خیزی ازین خواب گران
گشته گرگان یک به یک خوهای تو ** میدرانند از غضب اعضای تو
Kısastan sonra ölürsün ama ölümünden sonra da, o kan uyumaz. “Artık ben öldüm, kurtuldum” deme! (T.M.)
خون نخسپد بعد مرگت در قصاص ** تو مگو که مردم و یابم خلاص
Bu dünyanın kısası, âlemin nizamı için bir çaredir. Ahiretteki kısasa nispetle, oyuncak gibidir. (T.M.)3665
این قصاص نقد حیلتسازیست ** پیش زخم آن قصاص این بازیست
Dünyadaki ceza, ahiretteki cezaya nispetle oyuncak gibi kaldığı için, Cenab-ı Hakk, dünyaya “Oyun” demiştir. (T.M.)
زین لعب خواندست دنیا را خدا ** کین جزا لعبست پیش آن جزا