Çünkü bu büyüklük, münkire göredir... âciz oldun mu lûtuftur, ihsandır o.
زانک شکل زفت بهر منکرست ** چونک عاجز آمدی لطف و برست
Cebrail aleyhisselâm'ın kendisini Mustafa sallallahû aleyhi vesellem'e kendi suretiyle göstermesi ve yediyüz kanadından bir tanesi görününce ufku kaplaması ve bütün parlaklığıyle beraber güneşin görünmez bir hale gelmesi.
نمودن جبرئیل علیهالسلام خود را به مصطفی صلیالله علیه و سلم به صورت خویش و از هفتصد پر او چون یک پر ظاهر شد افق را بگرفت و آفتاب محجوب شد با همه شعاعش
Mustafa Cebrail'e "Ey dost, suretin nasıl...3755
مصطفی میگفت پیش جبرئیل ** که چنانک صورت تست ای خلیل
Apâşikar olarak bana öyle görün de seni göreyim, sana bakayım " dedi.
مر مرا بنما تو محسوس آشکار ** تا ببینم مر ترا نظارهوار
Cebrail dedi ki: "Takatın yoktur göremezsin... duygu zayıftır, pek yufkadır!"
گفت نتوانی و طاقت نبودت ** حس ضعیفست و تنک سخت آیدت
Peygamber "Görün bakayım da bu beden, duygunun ne derece zayıf ve kuvvetsiz olduğunu anlasın" dedi.
گفت بنما تا ببیند این جسد ** تا چد حد حس نازکست و بیمدد
İnsanın bedenine Ait duygusu noksandır. Fakat içinde pek ulu, güzel bir huy vardır.
آدمی را هست حس تن سقیم ** لیک در باطن یکی خلقی عظیم
İnsanın bedeni ile ruhu taşla demire benzer. Fakat bu taşla demir, sıfat ve eser bakımından bir çakmaktır.3760
بر مثال سنگ و آهن این تنه ** لیک هست او در صفت آتشزنه
Ateş, taşla demirden doğar... doğar da bu iki babaya kahırlar yağdırır!
سنگ وآهن مولد ایجاد نار ** زاد آتش بر دو والد قهربار
Ateş, bedene ait bir sıfattır... fakat bedeni kahreder, alevler çıkarır!
باز آتش دستکار وصف تن ** هست قاهر بر تن او و شعلهزن
Öyle olduğu halde yine bedende öyle bir ışık vardır ki ışık, İbrahim gibi ateş burcunu kahreder!
باز در تن شعله ابراهیموار ** که ازو مقهور گردد برج نار
Hâsılı o bilgili peygamber "Biz, ileri gidenlerin artta gelenleriyiz" remzini söyledi.
لاجرم گفت آن رسول ذو فنون ** رمز نحن الاخرون السابقون
Görünüşte bu ikisi de bir örse zebundur ama sıfat ve tesir bakımından demir madenlerinden bile üstündür.3765
ظاهر این دو بسندانی زبون ** در صفت از کان آهنها فزون
İşte insan da görünüşte cihanın fer'i dir... fakat sıfat bakımından insanı, cihanın, aslı bil!
پس به صورت آدمی فرع جهان ** وز صفت اصل جهان این را بدان
İnsan zâhiren bir sivri sineğin tesiriyle mustarip olur; fakat içyüzü, yedi kat göğü bile kaplamıştır.
ظاهرش را پشهای آرد به چرخ ** باطنش باشد محیط هفت چرخ
Peygamber, Cebrail'in asli suretiyle görünmesine ısrar edince Cebrail, birazcık göründü... fakat öyle heybetliydi ki dağ bile görse paramparça olurdu.
چونک کرد الحاح بنمود اندکی ** هیبتی که که شود زومند کی
Bir kanadı doğuydu, batıyı kaplayıverdi... Mustafa, görünce heybetinden kendinden geçti.
شهپری بگرفته شرق و غرب را ** از مهابت گشت بیهش مصطفی
Cebrail Mustafa'yı korkusundan baygın bir halde görünce kucakladı, bağrına bastı.3770
چون ز بیم و ترس بیهوشش بدید ** جبرئیل آمد در آغوشش کشید
O heybet, yabancıların nasibi... bu lûtufsa dostların kısmeti!
آن مهابت قسمت بیگانگان ** وین تجمش دوستان را رایگان
Padişahlar, tahtlarına, oturdular mı çevrelerinde ellerinde kılıçları bulunan heybetli çavuşlar bulunur.
هست شاهان را زمان بر نشست ** هول سرهنگان و صارمها به دست
Bu çavuşlarda sopalar, mızraklar, kılıçlar vardır... aslanlar bile onları görse heybetlerinden titrerler.
دور باش و نیزه و شمشیرها ** که بلرزند از مهابت شیرها
Çavuşların seslerinden, çevgânlarından canlar ürker, heybetlerinden herkes korkar!
بانگ چاوشان و آن چوگانها ** که شود سست از نهیبش جانها
Fakat bu yoldaki alelâde, yahut ileri gelen halka, padişahlar padişahından haber vermek içindir.3775
این برای خاص وعام رهگذر ** که کندشان از شهنشاهی خبر
Bu heybet, halk ululanmasın, kimse başına ululuk külâhını giymesin diyedir, halka bir gösteriştir.
از برای عام باشد این شکوه ** تا کلاه کبر ننهند آن گروه
Bu suretle onların benliğinin kırılması, kendini görüp beğenen nefsin, az fesatta bulunması, az kötülük etmesi istenir.
تا من و ماهای ایشان بشکند ** نفس خودبین فتنه و شر کم کند
Padişahın kahır zamanı kudreti ve gazabı bulunduğu bu suretle halka bildirilmiş olur da şehir emniyette kalır.
شهر از آن آمن شود کان شهریار ** دارد اندر قهر زخم و گیر و دار