English    Türkçe    فارسی   

4
387-411

  • Sınamayı diledin mi işte o zaman din mescidin keçiboynuzuyla dolu demektir!
  • Mescid-i Aksa ve keçiboynuzu, Davut aleyhisselâm’ın, Süleyman aleyhisselâm’dan önce o mescidi yapmaya niyetlenmesi
  • Davut iyiden iyi taşla Mescid-i Aksâ’yı yapmaya niyetlendi, bu niyetle daraldı, bu işe girişmeyi iyice kurdu.
  • Allah, “Bu işten vazgeç... Bu mescidi sen yapamazsın.
  • Ey seçilmiş kişi, Mescid-i Aksâ’yı senin yapmanı biz takdir etmedik” diye kendisine vahiy etti. 390
  • Davut “Ey sırları bilen Allah, suçum nedir? Neden mescidi yapma diyorsun bana?” dedi.
  • Allah dedi ki: “Suçsuzsun, suçun yok ama kanlara girmişsin... Mazlumların kanlarını boynuna almışsın!
  • Senin sesinden sayısız halk can verdi; sayısız halk, ona av oldu!
  • Sesin bir hayli kana girmiş, canlar yakan güzel nağmelerin bir hayli adamı canından etmiştir!”
  • Davut dedi ki: “Senin mağlûbundum, senin sarhoşundum... Elim, senin kuvvet ve kudretinle bağlıydı. 395
  • Padişah mağlûp olana acınmaz mı? Mağlûp, âdeta yok demek değil midir?
  • Allah buyurdu ki: Bu mağlûp, öyle bir yoktur ki vara nispetle zahiren yok olmuş değildir, iyice anlayın bunu!
  • Bu çeşit yok olan, kendinden geçmiş, var olanların en iyisi, en ulusu olmuştur.
  • O, Allah sıfatlarına nispetle yoktur... Fakat hakikatte ona yoklukta bir varlık vardır.
  • Bütün ruhlar onun tedbirindedir... Bütün cesetler onun hükmündedir. 400
  • Bizim lütfumuza mağlup olan iradesiz, ihtiyarsız ve âciz kalmış değildir; o, bizim sevgimizde ihtiyar sahibi olmuştur.
  • Zaten ihtiyar ve iradenin sonu da budur, yani insanın mevhum irade ve ihtiyarının bu makamda yok oluşudur.
  • Zaten nihayet o, mevhum varlıktan mahvolmasaydı hiçbir ihtiyar ve iradeden lezzet alamaz, zevk bulamazdı.
  • Dünyada ister yenecek lokma olsun, ister içilecek bir şey... Onun lezzeti, lezzetten kesilmesinin fer’idir. (İnsan, yediği, içtiği şeylerin lezzetini kaybetmedikçe yiyeceği ve içeceği şeylerden lezzet alamaz. Maddi lezzetlerden kesilmedikçe manevi lezzeti bulamaz)
  • Lezzetten geçen gerçi bütün lezzetlere aldırış etmez bir hale gelir ama hakikatte kendisi lezzet kesilir, lezzetten hiç ayrılmaz olur! 405
  • Söz, ancak budur: “İnsanlar kardeştir” ve “Âlimler, tek bir insan gibidir” hadislerinin şerhi, bilhassa Davud ve Süleyman Peygamberlerle diğer peygamberlerin -aleyhisselâm- birliği, birisini inkâr edenin, hiçbir peygambere iman etmemiş sayılacağı. Birlik alâmeti olarak o binlerce evden birini yıktın mı hepsinin yıkılmış ve bir duvarın bile ayakta kalmamış olacağı, Allah’ın “Biz onların arasından bir tanesini bile ayırt etmeyiz” demesi… Âkil kişiye bir işaret yeter, zaten bu, işareti de geçti ya!
  • Bu iş senin zorunla, senin kuvvetinle olmayacak ama o mescidi, oğlun yapacak!
  • Ey hikmet sahibi, onun yaptığı senin yaptığındır... Evveline evvel olmayan bir zamandan beri inananlar, birbirlerinin aynıdır, birdir onlar!
  • İnananlar sayılıdır, çoktur ama iman birdir... Cisimleri çoktur ama canları tektir.
  • İnsanda öküzün, eşeğin anlayışından ve canından başka bir akıl, başka bir can vardır.
  • O deme erişen, o makamda Allah velisi olan kişide de, insandaki candan, akıldan başka ve ayrı bir can ve akıl vardır. 410
  • Hayvani canlarda birlik yoktur... Sen bu birliği rüzgârın ruhunda arama!