English    Türkçe    فارسی   

4
836-860

  • Kendisi, halkın gözü önündeydi ama manası gizliydi... Halk, sakaldan, hırkadan başka neyi görür ki?
  • معنی‌اش پنهان و او در پیش خلق ** خلق کی بینند غیر ریش و دلق
  • Kendi gözünden de kayboldu, halkın gözünden de... İşte ondan sonra zümrüdü anka gibi âlemde meşhur oldu.
  • چون ز چشم خویش و خلقان دور شد ** هم‌چو عنقا در جهان مشهور شد
  • Hangi kuşun canı, Kaf dağına geldiyse bütün âlem onu söyler, ondan bahseder.
  • جان هر مرغی که آمد سوی قاف ** جمله‌ی عالم ازو لافند لاف
  • Bu doğu nuru da Sebe’e vurunca Belkıs’a da, oradaki halka da bir velveledir düştü!
  • چون رسید اندر سبا این نور شرق ** غلغلی افتاد در بلقیس و خلق
  • Ölmüş ruhların hepsi dirildiler, kanat çırptılar... Öldüler, ten mezarlarından başkaldırdılar! 840
  • روحهای مرده جمله پر زدند ** مردگان از گور تن سر بر زدند
  • Birbirlerine “Bak... Gökten bir sestir geldi” diye müjde vermeye başladılar.
  • یک دگر را مژده می‌دادند هان ** نک ندایی می‌رسد از آسمان
  • O sesten dinler gürbüzleşti... Gönüllerin dalları, yaprakları yeşerdi!
  • زان ندا دینها همی‌گردند گبز ** شاخ و برگ دل همی گردند سبز
  • Süleyman’dan gelen o nefes, Sur üfürülmüş gibi ölüleri mezarlarından kurtardı.
  • از سلیمان آن نفس چون نفخ صور ** مردگان را وا رهانید از قبور
  • Ey dinleyen, yakini Allah daha iyi bilir ya, bu devir geçti... (Kendi zamanına ve zamanının Süleyman’ına dikkat et de) bundan böyle kutluluk senin olsun!
  • مر ترا بادا سعادت بعد ازین ** این گذشت الله اعلم بالیقین
  • Sebe’nin ehlinin geri kalan hikâyesi, Süleyman aleyhisselâm’ın Belkıs’ı ve kavmini doğru yola getirmesi, her birinin haline göre din ve gönül müşküllerini halletmesi, her cins kuşun, kendi cinsinden olan kuşu kuşun ötüşüyle kuşun yiyeceği şeylerle avlaması
  • بقیه‌ی قصه‌ی اهل سبا و نصیحت و ارشاد سلیمان علیه‌السلام آل بلقیس را هر یکی را اندر خور خود و مشکلات دین و دل او و صید کردن هر جنس مرغ ضمیری به صفیر آن جنس مرغ و طعمه‌ی او
  • İştiyak çekercesine Sebe’e ait hikâyeyi söylüyorum... Çünkü seher yeli, Laleliğe esip geldi! 845
  • قصه گویم از سبا مشتاق‌وار ** چون صبا آمد به سوی لاله‌زار
  • Bedenler, vuslat günlerini buldu... Çocuklar asılları olan analarına, babalarına kavuştular.
  • لاقت الاشباح یوم وصلها ** عادت الاولاد صوب اصلها
  • Ümmetler içinde gizli olan aşk ümmeti, çevresini kınamalar kaplamış cömertliğe benzer.
  • امة العشق الخفی فی الامم ** مثل جود حوله لوم السقم
  • Ruhların aşağılanması, bedenler yüzündendir. Bedenlerin yüceliği, ruhlardandır!
  • ذلة الارواح من اشباحها ** عزة الاشباح من ارواحها
  • Ey âşıklar, arı - duru şarap sizindir, size sunulur. Baki olan sizsiniz, beka sizindir!
  • ایها العشاق السقیا لکم ** انتم الباقون و البقیالکم
  • Ey! Yüreklerinde âşık derdi olmayanlar, kalkın âşık olun... İşte Yusuf’un kokusu gelmekte, hemen koklayın, o kokuyu alın! 850
  • ایها السالون قوموا واعشقوا ** ذاک ریح یوسف فاستنشقوا
  • Ey Süleyman’a mensup kuşdili, gel! Hangi kuşun sesi gelirse ona göre nağmeler düz!
  • منطق‌الطیر سلیمانی بیا ** بانگ هر مرغی که آید می‌سرا
  • Allah sesini kuşlara göndermiştir... Her kuşun nağmesini sana öğretmiştir!
  • چون به مرغانت فرستادست حق ** لحن هر مرغی بدادستت سبق
  • Cebrî olan kuşa cebir dilince söyle... Kanadı kırılmış olana sabırdan bahset!
  • مرغ جبری را زبان جبر گو ** مرغ پر اشکسته را از صبر گو
  • Sabreden kuşu hoş gör, affet... Anka’ya Kaf dağının vasıflarını oku!
  • مرغ صابر را تو خوش دار و معاف ** مرغ عنقا را بخوان اوصاف قاف
  • Güvercine doğandan korunmasını emret... Doğana hilmi anlat, can yakmadan çekinmesini söyle! 855
  • مر کبوتر را حذر فرما ز باز ** باز را از حلم گو و احتراز
  • Çaresiz kalan, nurdan mahrum olan yarasayı nura eş et, nura aşina kıl!
  • وان خفاشی را که ماند او بی‌نوا ** می‌کنش با نور جفت و آشنا
  • Savaşan kekliğe sulh öğret... Horozlara sabah çağının alâmetlerini göster!
  • کبک جنگی را بیاموزان تو صلح ** مر خروسان را نما اشراط صبح
  • Hüthütten karakuşa kadar bütün kuşlara böylece yol göster... Allah, doğruyu daha iyi bilir!
  • هم‌چنان می‌رو ز هدهد تا عقاب ** ره نما والله اعلم بالصواب
  • Belkıs’ın saltanattan kurtuluşu, iman şevkiyle mest oluşu, memleketinden hareket esnasında tahtından başka her şeyden vaz geçişi
  • آزاد شدن بلقیس از ملک و مست شدن او از شوق ایمان و التفات همت او از همه‌ی ملک منقطع شدن وقت هجرت الا از تخت
  • Süleyman, Sebe’deki kuşlara bir ıslık çalınca hepsini kendisine bend etti.
  • چون سلیمان سوی مرغان سبا ** یک صفیری کرد بست آن جمله را
  • Ancak canı ve kanadı olmayan yahut balık gibi aslından sağır ve dilsiz olan müstesna! 860
  • جز مگر مرغی که بد بی‌جان و پر ** یا چو ماهی گنگ بود از اصل کر