Fakat şimdi başka bir şey söylesem halk, beni delirdi sanır, zincirlere vurur!”
گر بگویم چیز دیگر من کنون ** خلق بندندم به زنجیر جنون
İhtiyar dedi ki: “Halime, şad ol... Şükür secdesine kapan, yüzünü pek yırtma.975
گفت پیرش کای حلیمه شاد باش ** سجدهی شکر آر و رو را کم خراش
Gam yeme... O kaybolmaz, belki bütün âlem onda kaybolur!
غم مخور یاوه نگردد او ز تو ** بلک عالم یاوه گردد اندرو
Her an onun önünde, ardında yüzbinlerce gözcü bekçi var; onu korurlar.
هر زمان از رشک غیرت پیش و پس ** صد هزاران پاسبانست و حرس
Görmedin mi? O hünerli putlar, çocuğun adını duyunca nasıl yerlere kapandılar, secde ettiler!
آن ندیدی کان بتان ذو فنون ** چون شدند از نام طفلت سرنگون
Bu devir yeryüzünde acayip bir devir... Ben ihtiyarladım gittim de buna benzer bir şey görmedim.
این عجب قرنیست بر روی زمین ** پیر گشتم من ندیدم جنس این
Bu haberden taşlar nasıl feryada geldiler? Bilmem artık suçlulara neler olur?980
زین رسالت سنگها چون ناله داشت ** تا چه خواهد بر گنه کاران گماشت
Taşa biz mabut diyoruz, mabut oluşta onun bir suçu yok... Sen de ona kul olmaya mecbur değilsin!
سنگ بیجرمست در معبودیش ** تو نهای مضطر که بنده بودیش
(Fakat ona sen mabut diyorsun, o da bunu reddediyor, kabul etmeye mecbur.) O, mecburken bu derecede korkarsa artık suçluya neler olacak, bir düşün!
او که مضطر این چنین ترسان شدست ** تا که بر مجرم چهها خواهند بست
Mustafa’nın ceddi Abdülmuttalib’in Halime’nin Muhammed aleyhisselâm’ı kaybettiğini, şehrin etrafında dönüp dolaşarak aradığını ve Kâbe’de ağlayıp sızladığını, Allah’tan Muhammed aleyhisselâm’ı bulmayı niyaz ettiğini duyması
خبر یافتن جد مصطفی عبدالمطلب از گم کردن حلیمه محمد را علیهالسلام و طالب شدن او گرد شهر و نالیدن او بر در کعبه و از حق درخواستن و یافتن او محمد را علیهالسلام
Mustafa’nın ceddi, Halime’nin halini, halk içinde ağlayıp sızladığını,
چون خبر یابید جد مصطفی ** از حلیمه وز فغانش بر ملا
Sesi, bir millik mesafeye yetişecek kadar feryat ve figan ettiğini duyunca,
وز چنان بانگ بلند و نعرهها ** که بمیلی میرسید از وی صدا