Zamanede sana üç yoldaş vardır. Biri vefakardır ikisi gaddar. 1045
در زمانه مر ترا سه همرهاند ** آن یکی وافی و این دو غدرمند
Biri dostlarındır, öbürü malın mülkün. Üçüncüsüyse iyi işlerdir ve bu vefalıdır.
آن یکی یاران و دیگر رخت و مال ** وآن سوم وافیست و آن حسن الفعال
Mal seninle beraber gelmez, evden dışarı bile çıkmaz. Dost gelir, gelir ama mezar başına kadar.
مال ناید با تو بیرون از قصور ** یار آید لیک آید تا به گور
Ölüm günüde dost, sana hal diliyle der ki:
چون ترا روز اجل آید به پیش ** یار گوید از زبان حال خویش
Sana buraya kadar yoldaşım, bundan öteye gidemem. Mezarının başında bir zamancağız dururum.
تا بدینجا بیش همره نیستم ** بر سر گورت زمانی بیستم
Fakat yaptığın işler vefakardır; onlara sarıl ki onlar; mezarın içine kadar seninle gelirler.1050
فعل تو وافیست زو کن ملتحد ** که در آید با تو در قعر لحد
Mustafa aleyhisselam’ın “Sana, seninle beraber mezara gömülecek bir eş, bir arkadaş lazım. Sen, onunla gömülürsün, sen ölüsün ama o diridir. İyi ise sana iyilikte bulunur, kötüyse senden kurtuluşu giderir.Bu eş, bu arkadaş, senin yaptığın işlerdir. Elinden geldiği kadar işlerini iyileştir, iyi amelde bulun” hadisinin tefsiri. Tanrı elçisi doğru demiştir.
در تفسیر قول مصطفی علیهالسلام لا بد من قرین یدفن معک و هو حی و تدفن معه و انت میت ان کان کریما اکرمک و ان کان لیما اسلمک و ذلک القرین عملک فاصلحه ما استطعت صدق رسولالله
Peygamber dedi ki: Bu yol için amelden daha vefalı bir arkadaş, bir yoldaş yoktur.
پس پیمبر گفت بهر این طریق ** باوفاتر از عمل نبود رفیق
Amelin, iyiyse sana ebediyen dost olur. Kötüyse mezarında yılan kesilir.
گر بود نیکو ابد یارت شود ** ور بود بد در لحد مارت شود
Babam, doğruluk yolundaki bu amel, bu kazanç, nasıl olur da üstatsız elde edilebilir?
این عمل وین کسب در راه سداد ** کی توان کرد ای پدر بیاوستاد
Alemde en aşağılık sanat bile hiç üstatsız elde edilebilir mi?
دونترین کسبی که در عالم رود ** هیچ بیارشاد استادی بود
Her sanatın önü bilgidir, ondan sonra amel gelir. Bu suretle de amel, bir müddet mühletten, yahut ecelden sonra gayda verir. 1055
اولش علمست آنگاهی عمل ** تا دهد بر بعد مهلت یا اجل
Ey akıl sahibi, sanata çalış, fakat o sanatı, ehil olan kerem sahibi ve temiz bir kişiden öğren.
استعینوا فیالحرف یا ذا النهی ** من کریم صالح من اهلها
Kardeş, inciyi sedefin içinde ara, sanatı da sanat ehlinden iste.
اطلب الدر اخی وسط الصدف ** واطلب الفن من ارباب الحرف
Öğütçüleri gördünüz mü insaf edin de onlardan öğrenmeye çalışın, çekinmeyin.
ان رایتم ناصحین انصفوا ** بادروا التعلیم لا تستنکفوا
Bir adam tabak olsa da tabaklık sanatını yaparken kirli bir hırka giyse bu hırka, onun zenginliğini ululuğunu azaltmaz ki.
در دباغی گر خلق پوشید مرد ** خواجگی خواجه را آن کم نکرد
Demirci, demir döverken yırtık pırtık bir elbiseye bürünse halk yanında itibarı eksilmez ki.1060
وقت دم آهنگر ار پوشید دلق ** احتشام او نشد کم پیش خلق
Şu halde kibir elbisesini bedeninden çıkar. Bir şey belleyip öğrenme hususunda aşağılık bir elbiseye bürün.
پس لباس کبر بیرون کن ز تن ** ملبس ذل پوش در آموختن
Bilgi sahibi olmanın yolu sözledir. Sanat bellemenin yolu işle.
علم آموزی طریقش قولی است ** حرفت آموزی طریقش فعلی است
Yokluk istiyorsan o, konuşup görüşmeyle kaimdir. Bu hususta ne dilin işe yarar ne elin.
فقر خواهی آن به صحبت قایمست ** نه زبانت کار میآید نه دست
Can yokluk bilgisini bir candan beller. Bu bilgi ne defterden bellenir, ne dilden!
دانش آن را ستاند جان ز جان ** نه ز راه دفتر و نه از زبان
O rumuz, yolcunun gönlünde varsa, ben de remizler bilirim derse yolcu, henüz remizleri bilmiyor demektir. 1065
در دل سالک اگر هست آن رموز ** رمزدانی نیست سالک را هنوز
Yolcunun gönlü açılır,nurlanırsa o vakit Tanrı, “senin göğsünü açmadık mı? Seni ferahlandırmadık mı?” buyurur.
تا دلش را شرح آن سازد ضیا ** پس الم نشرح بفرماید خدا
Senin içini açtık göğsünü ferahlattık.
که درون سینه شرحت دادهایم ** شرح اندر سینهات بنهادهایم
Sense hala onu dışarıdan istemektesin. Süt sağılan yer, sensin de sen, başkalarının süt sağmasını bekliyorsun.
تو هنوز از خارج آن را طالبی ** محلبی از دیگران چون حالبی
Sende kıyısı bucağı olmayan bir süt kaynağı var. Sen neden tulumda süt arasın?
چشمهی شیرست در تو بیکنار ** تو چرا میشیر جویی از تغار