English    Türkçe    فارسی   

5
1106-1130

  • Kilit ve kapı tekrar açıldı, yol göründü. Çünkü Yusuf, Tanrısına dayanmıştı, her yana dönüp dolaşmaktaydı.
  • Alemde bir yarık görünmemede ama Yusuf gibi hayran bir halde her yana koşup gelmek gerek.
  • Ki kilit açılsın, kapı görünsün, mekansızlık size yer olsun.
  • Ey sınanan kişi, aleme geldin ama geldiğin yolu hiç görmüyor musun?
  • Sen bir yerden, bir yurttan geldin. Geldiğin yolu bilmiyor musun, hayır, değil mi? 1110
  • Mademki bilmiyorsun, yol yok deme. Bu yolsuz yoldan bize gitmek görünür.
  • Rüyada neşeli bir halde sağa, sola gitmektesin. O meydanın yolu nerede biliyor musun?
  • Sen gözünü kapa, kendini teslim et de kendini o eski şehirde göresin.
  • Fakat gözünü nasıl kapatabilirsin ki yüzlerce mahmur göz, senin gözünü kapatmadan seni senden almada.
  • Sen bir müşterinin aşkı ile gözünü dört açmışsın, ulu olma, baş olma ümidine kapılmışsın. 1115
  • Uyusan bile rüyada o müşteriyi görmedesin. Kötü baykuş, rüyada yıkık yerden başka bir şey görebilir mi?
  • Kıvrıla büküle her an müşteriyi aramadasın. Fakat neyin var ki satacaksın? Hiçbir şeyin yok, hiçbir şeyin.
  • Gönlünde bir ekmek, bir kuşluk kahvaltısı olsaydı alıcılara aldırmazdın bile.
  • Peygamberlik davasına kalkışan kişiye “Ne yedin de böyle ahmaklaştın, saçma sapan söyleniyorsun?” denilince “Bir şey bulup yeseydim ne ahmaklaşırdım ne saçma sapan söylenirdim” demesi. Her iyi söze, ehlinden başkasına söylenirse saçma denir, hatta söyliyenler, o sözü söylemeye memur olsalar bile
  • Birisi ben peygamberim bütün peygamberlerden üstünüm diyordu.
  • Boynunu bağlayıp padişaha götürdüler, dediler ki: Bu, ben Tanrı elçisiyim demekte. 1120
  • Halk, bu ne hiledir, bu ne saçma ve kötü şey diye karınca ve çekirge gibi başına üşüşmüş.
  • Eğer bu, yokluk aleminden elçi olarak gelmişse diyorlar, biz hep peygamberiz hep yüceyiz.
  • Biz de oradan garip olarak geldik, neden bu peygamberlik, sana mahsus olsun?
  • Siz de uyuyan bir çocuk gibi yoldan, duraktan habersiz bir halde gelmediniz mi?
  • Duraklarda uykuda ve sarhoş olarak geçtiniz. Yoldan, yukarıdan, aşağıdan bir haberiniz bile yoktu. 1125
  • Bizse hoş bir halde beş duygu ve altı cihet aleminin ötesinden ta beş duygu ve altı cihet alemine kadar uyanık olarak yürüdük.
  • Kılavuzlarımız haberdardı yol biliyorlardı. Onun için durakların aslını temelini gördük.
  • Peygamberlik davasına kalkışsan hakkında padişaha, ona işkence ettir de bir daha bu çeşit söz söylemesin dediler.
  • Padişah, onu pek bitkin pek zayıf gördü. Bir sille vurulsa ölüverecekti.
  • Artık onu dövmenin ona işkence etmenin imkanı mı vardı? Bedeni adeta cama dönmüştü. 1130