Böyle ol da Tanrı tapısında “Tanrı için sevmez düşmanlık eder” ler arasına katıl, aşk gayreti de seni kınamasın.1240
تا که ابغض لله آیی پیش حق ** تا نگیرد بر تو رشک عشق دق
Sen, “La ilahe illahlah – Tanrı’dan başka yoktur tapacak” sözünü okumadıkça bu yolun izini bulamazsın.
تا نخوانی لا و الا الله را ** در نیابی منهج این راه را
Bir aşığın sevgilisine, ettiği hizmetleri, gösterdiği vefaları, uzun gecelerde “Yanının yatak görmediğini”, uzun günlerde çektiği elem ve iştiyakı anlatıp da ben bundan başka bir şey varsa beni irşadet. Ne buyurursan yapayım, hatta dilersen Halil aleyhisselam gibi ateşe atışalım, Yunus aleyhisselam gibi kendimi deniz canavarının ağzına atayım, Cercis aleyhisselam gibi yetmiş kere öldürmem lazımsa öldüreyim. Şuayb aleyselam gibi ağlamaktan kör olmak gerekse olayım” demesi peygamberlerin vefalarının, canlarıyla oynamalarını saymaya imkan yok ya, Sevgilinin de ona cevap vermesi
داستان آن عاشق کی با معشوق خود برمیشمرد خدمتها و وفاهای خود را و شبهای دراز تتجافی جنوبهم عن المضاجع را و بینوایی و جگر تشنگی روزهای دراز را و میگفت کی من جزین خدمت نمیدانم اگر خدمت دیگر هست مرا ارشاد کن کی هر چه فرمایی منقادم اگر در آتش رفتن است چون خلیل علیهالسلام و اگر در دهان نهنگ دریا فتادنست چون یونس علیهالسلام و اگر هفتاد بار کشته شدن است چون جرجیس علیهالسلام و اگر از گریه نابینا شدن است چون شعیب علیهالسلام و وفا و جانبازی انبیا را علیهمالسلام شمار نیست و جواب گفتن معشوق او را
Bu aşık sevgilisinin huzurunda yaptığı işleri bir bir sayıyor, diyordu ki:
آن یکی عاشق به پیش یار خود ** میشمرد از خدمت و از کار خود
Senin için şunları yaptım, bunları ettim. Şu savaş meydanında oklara nişan oldum.
کز برای تو چنین کردم چنان ** تیرها خوردم درین رزم و سنان
Mal gitti kuvvet gitti, namus gitti. Aşkından nice muratsızlıklara uğradım.
مال رفت و زور رفت و نام رفت ** بر من از عشقت بسی ناکام رفت
Hiçbir sabah, beni uyur, yahut güler bir halde görmedi. Hiçbir akşam, beni düzgün bir halde bulmadı. 1245
هیچ صبحم خفته یا خندان نیافت ** هیچ شامم با سر و سامان نیافت
Acı ve tortulu neler içmişse etraflıca ve bir bir saymaktaydı.
آنچ او نوشیده بود از تلخ و درد ** او به تفصیلش یکایک میشمرد
Sevgilisine minnet olsun diye değil de aşkına yüzlerce tanık olmak üzere bunları sayıp döküyordu.
نه از برای منتی بل مینمود ** بر درستی محبت صد شهود
Aklı olanlara bir işaret yeter. Aşıkların sevgiliye karşı duydukları susuzluk, ne vakti gider, biter ki,
عاقلان را یک اشارت بس بود ** عاشقان را تشنگی زان کی رود
Usanmadan sözünü tekrarlar durur. Hiç balık bir işaretle duru suya kanar mı?
میکند تکرار گفتن بیملال ** کی ز اشارت بس کند حوت از زلال
Bir söz bile söylemedim diye şikayet ederek o eski derde ait yüzlerce söz söylüyordu.1250
صد سخن میگفت زان درد کهن ** در شکایت که نگفتم یک سخن
Onda bir ateş vardı fakat neydi, bilmiyordu. Yalnız mum gibi, onun hararetiyle ağlayıp duruyordu.
آتشی بودش نمیدانست چیست ** لیک چون شمع از تف آن میگریست
Sevgili dedi ki: Doğru bütün bunları yaptın ama kulağını iyi aç ve dinle,
گفت معشوق این همه کردی ولیک ** گوش بگشا پهن و اندر یاب نیک
Aşkın ve sevginin aslının aslı olan bir şey var ki onu yapmadın. Bu yaptıklarının hepsi feridir.
کانچ اصل اصل عشقست و ولاست ** آن نکردی اینچ کردی فرعهاست
Aşık söyle dedi, o asıl nedir? Sevgili dedi ki: Ölmek ve yok olmaktır.
گفتش آن عاشق بگو که آن اصل چیست ** گفت اصلش مردنست ونیستیست
Hepsini yaptın fakat ölmedin hala dirisin. Canınla oynayan aşıksan hemen öl. 1255
تو همه کردی نمردی زندهای ** هین بمیر ار یار جانبازندهای
Aşık o anda uzanıp can verdi. Gül gibi başı ile oynadı, gülerek sevinçli bir halde ölüp gitti.
هم در آن دم شد دراز و جان بداد ** همچو گل درباخت سر خندان و شاد
O gülüş onda ebedi olarak kaldı, arif kişinin zahmete uğrayan canı, aklı gibi.
ماند آن خنده برو وقف ابد ** همچو جان و عقل عارف بیکبد
Ayın nuru her iyiye kötüye vursa bile hiç kirlenir mi?
نور مهآلوده کی گردد ابد ** گر زند آن نور بر هر نیک و بد
O yine tamamı ile tertemiz aya dönüp gelir, akıl ve can nurunun Tanrıya dönüp ulaşması gibi.
او ز جمله پاک وا گردد به ماه ** همچو نور عقل و جان سوی اله
Işığı yoldaki pisliklere vursa bile ayın nuru daima temizdir.1260
وصف پاکی وقف بر نور مهاست ** تا بشش گر بر نجاسات رهاست
O yoldaki pisliklerden, o bulaşıklardan nur, pislenmez.
ارجعی بشنود نور آفتاب ** سوی اصل خویش باز آمد شتاب
Ne külhanlarda pislenmiştir, ne gül bahçelerinin kokusunu almıştır.
نه ز گلحنها برو ننگی بماند ** نه ز گلشنها برو رنگی بماند
Göz nuru ve nur görmüş zat, aslına dönmüştür; sevdası ovalarda, çöllerde kalmıştır.
نور دیده و نوردیده بازگشت ** ماند در سودای او صحرا و دشت
Birisi, arif bir alime “Biri, namazda sesle ağlar, ah ederse namazı batıl olur mu?” diye sordu. Arif alim “O yaşın adı, gözyaşıdır. Fakat ağlıyan ne görmüş, ona dikkat etmek gerek. Eğer Tanrı iştiyakına düşmüş de bu yüzden ağlamış, yahut günahlarından pişman olmuş da ondan dolayı feryadetmişse namazı bozulmaz, daha kamil olur. Çünkü “Kalb huzuru olmadıkça namaz, namaz değildir” denmiştir. Yok, bedeni bir hastalıktan, yahut oğlunun ayrılığından ağladıysa namazı bozulur. Çünkü namazın aslı, bedeni, oğlu terketmek ve İbrahim gibi oğlunu kurban edip Nemrud’un ateşine atılmaktır, namazın kemali için bu lazımdır. Bu huylara bürünmek için Mustafa aleyhisselam’a da “İbrahim’de sizin için uyulacak huylar, sıfatlar vardır” diye emir gelmiştir.
یکی پرسید از عالمی عارفی کی اگر در نماز کسی بگرید به آواز و آه کند و نوحه کند نمازش باطل شود جواب گفت کی نام آن آب دیده است تا آن گرینده چه دیده است اگر شوق خدا دیده است و میگرید یا پشیمانی گناهی نمازش تباه نشود بلک کمال گیرد کی لا صلوة الا بحضور القلب و اگر او رنجوری تن یا فراق فرزند دیده است نمازش تباه شود کی اصل نماز ترک تن است و ترک فرزند ابراهیموار کی فرزند را قربان میکرد از بهر تکمیل نماز و تن را به آتش نمرود میسپرد و امر آمد مصطفی را علیهالسلام بدین خصال کی فاتبع ملة ابراهیم لقد کانت لکم اسوة حسنة فیابراهیم