Bir suret gördün, onun sözünü söylemeye başlayıverdin ha; dudu kuşları gibi kendi sözünden haberin bile yok!
صورتی بنشینده گشتی ترجمان ** بیخبر از گفت خود چون طوطیان
Tanrı telkinine takatleri olmayan ümmetlere peygamberlerin,müritlere, şeyhin telkini, insanla ülfeti olmayan dudu kuşunun ayna karsısında söz söylemeyi öğrenmesine benzer.Ulu Tanrı da dudu kuşuna yapıldığı gibi müridin önüne şeyhi bir ayna gibi koyar, ayna arkasından ona telkinde bulunur. Tanrı, Peygamberce ”Dilini oynatıp Cebrail’den önce okumaya kalkışma”ve “Peygamberin söylediği, ancak Tanri’nin vahyettigi sözdür”demiştir. İste sonu olmayan meselenin başlangıcı budur. Nitekim senin hayal dediğin aynadaki dudu kuşunun gagasını oynatması yok mu? O hareket dinarda söz söylemeyi öğrenen dudu kuşunun aksidir, fakat aynamın ardında bulunan söz öğretenin aksi değildir. Yalnız aynanın önünde dudu kuşunun sözü ve hareketi, ayna ardında bulunan ve söz söylemeyi öğretenin tasarrufuna tabidir. Bu da bir örnektir, tıpkısı değil.
تمثیل تلقین شیخ مریدان را و پیغامبر امت را کی ایشان طاقت تلقین حق ندارند و با حقالف ندارند چنانک طوطی با صورت آدمی الف ندارد کی ازو تلقین تواند گرفت حق تعالی شیخ را چون آیینهای پیش مرید همچو طوطی دارد و از پس آینه تلقین میکند لا تحرک به لسانک ان هو الا وحی یوحی اینست ابتدای مسلهی بیمنتهی چنانک منقار جنبانیدن طوطی اندرون آینه کی خیالش میخوانی بیاختیار و تصرف اوست عکس خواندن طوطی برونی کی متعلمست نه عکس آن معلم کی پس آینه است و لیکن خواندن طوطی برونی تصرف آن معلم است پس این مثال آمد نه مثل
Dudu kuşu, önünde bir ayna, ayna içinde de kendi aksini görür. 1430
طوطیی در آینه میبیند او ** عکس خود را پیش او آورده رو
Aynanın ardında usta gizlenmiştir; güzel dille edeplice söz söyler.
در پس آیینه آن استا نهان ** حرف میگوید ادیب خوشزبان
Duducuk, bu söz söyleyeni ayna içinde gördüğü dudu sanır.
Bu suretle o koca kurdun hilesinden haberi olmaz, güya kendi cinsinden olan bu dududan söz söylemeyi öğrenir.
پس ز جنس خویش آموز سخن ** بیخبر از مکر آن گرگ کهن
Usta, ona ayna ardından söz söylemeyi öğretir. Böyle olmasa kendi cinsinden olmayan birisinden söz söylemeyi öğrenemez.
از پس آیینه میآموزدش ** ورنه ناموزد جز از جنس خودش
O hünerli kus, söz öğrenir ama sırrından da haberi yoktur manasından da.1435
گفت را آموخت زان مرد هنر ** لیک از معنی و سرش بیخبر
Söz söylemeyi bir insandan beller. Fakat bir duducuk, bundan başka insandan ne bilebilir, ne elde edebilir ki?
از بشر بگرفت منطق یک به یک ** از بشر جز این چه داند طوطیک
Velinin beden aynasında da kötülüklerle dolu olan mürit, tıpkı bunun gibi kendisini görür.
همچنان در آینهی جسم ولی ** خویش را بیند مردی ممتلی
Fakat söz ve iş zamanında aynanın ardındaki Akl-ı Küll-ü nereden görecek?
از پس آیینه عقل کل را ** کی ببیند وقت گفت و ماجرا
O sanır ki insan söylüyor. Halbuki bu, başka bir sırdır, onun bundan haberi bile yoktur.
او گمان دارد که میگوید بشر ** وان گر سرست و او زان بیخبر
Söz söylemeyi belletir, belletir ama önü sonu olmayan sır belletir. Halbuki o, bu sırra eş değildir, bir dududur, bunu bilemez.1440
حرف آموزد ولی سر قدیم ** او نداند طوطی است او نی ندیم
Halkta kuşların ötüşünü taklit ederler. Bu, ağzın ve boğazın yapabileceği bir şeydir.
هم صفیر مرغ آموزند خلق ** کین سخن کار دهان افتاد و حلق
Fakat kuşların seslerini taklit edenin o seslerdeki manadan haberi bile yoktur. Kuş dilini ancak bakışı hoş Süleyman bilir.
لیک از معنی مرغان بیخبر ** جز سلیمان قرانی خوشنظر
Nice kişiler de dervişlerin sözlerini öğrenir, mimber ve meclisleri o sözlerle parlatır.
حرف درویشان بسی آموختند ** منبر و محفل بدان افروختند
Fakat onların ya bu sözlerden başka bir kısmetleri yoktur, yahut da sonunda Tanrı rahmeti onlara yol gösterir.
یا به جز آن حرفشان روزی نبود ** یا در آخر رحمت آمد ره نمود
Gönül sahibinin biri, gebe bir köpek gördü. Yavruları karnında havlamaktaydı. Köpeğin havlaması bekçilik etmek içindir dedi, halbuki ana karnında bekçilik olmaz. Sonra köpek havlaması, imdat istemeye, süt istemeye ve saireyse delalet eder. Ana karnındaysa bunların hiçbir faydası yoktur. Bu ne iş? Şaşırmış bir haldeyken kendisine gelince Tanrıya münacatta bulundu, "Bunu,Tanrımdan başka kimse bilmez"dedi. Tanrıdan şu cevap geldi: Bu, hicaptan çıkamamış, can gözleri açılmamış olduğu halde görgü sahibi olduklarını davaya kalkışanların, bu hususta söz söyleyenlerin halidir. Bu davadan ve bu sözlerden ne bir kuvvete sahip olurlar, ne bir yardıma, ne de dinleyenleri doğru yola götürebilirler.
صاحبدلی دید سگ حامله در شکم آن سگبچگان بانگ میکردند در تعجب ماند کی حکمت بانگ سگ پاسبانیست بانگ در اندرون شکم مادر پاسبانی نیست و نیز بانگ جهت یاری خواستن و شیر خواستن باشد و غیره و آنجا هیچ این فایدهها نیست چون به خویش آمد با حضرت مناجات کرد و ما یعلم تاویله الا الله جواب آمد کی آن صورت حال قومیست از حجاب بیرون نیامده و چشم دل باز ناشده دعوی بصیرت کنند و مقالات گویند از آن نی ایشان را قوتی و یاریی رسد و نه مستمعان را هدایتی و رشدی
Birisi çiledeyken rüyasında, bir yolda gebe bir köpek gördü. 1445
آن یکی میدید خواب اندر چله ** در رهی ماده سگی بد حامله