English    Türkçe    فارسی   

5
1717-1741

  • O güzelim mermer, o yüce taş, zindanın burcuna ne yakışıyordu, ne de güzel uymuştu.
  • Nasıl oldu da kırdı, beni de hapisten kurtardı? Bu suça karşılık elini kırmalı onun der mi?
  • Hapisten çıkarılıp dar ağacına götürülen kişiden başka hiçbir mahpus böyle saçma bir söz söylemez.
  • Birisine, yılan zehrinden kurtarıp şeker verseler bu hal, o adama hiç acı gelir mi? 1720
  • Can beden kavgasından kurtulur. Beden ayağı olmaksızın gönül kanadıyla uçmaya başlar.
  • Hani zindanın kuyusuna hapsedilen adamın uyuyup rüyasında gül bahçesini görmesi gibi.
  • Bu adam der ki: Tanrım, beni bedene döndürme de su gül bahçesinde bir salınıp gezineyim.
  • Tanrı da duan kabul edildi, dönme der. Doğrusunu Tanrı daha iyi bilir ya.
  • Bu çeşit rüya bir bak ne hoştur. Adam, ölümünü görmeden cennete gitmede. 1725
  • Artık hiç o adam, uyanmaya hasret çeker, kuyunun dibinde zincirlere, bukağılara vurulmuş olarak yaşamayı arzular mı?
  • İnanmışsan artık savaş safına gel ki senin meclisin gökyüzündedir.
  • Yüzlerce ulaşma ümidiyle kalk, ey kul, mihrap önündeki mum gibi dinel.
  • Başı kesilmiş mum gibi bütün gece arayıp isteme yüzünden ağla, gözyaşları dök, yan dur.
  • Yemekten, içmekten ağzını yum, gök sofrasına koş. 1730
  • Her an ümidini gökyüzüne bağla. Gökyüzü havası ile söğüt gibi titre.
  • Sana anbean gökten su ve ateş gelip durmada. Rızkını arttırmadadır.
  • Seni de oraya götürürse şaşma. Aczine bakma isteğine bak.
  • Çünkü bu istek, sende Tanrının bir emanetidir. Her isteyen kişinin istenmesi yerindedir.
  • Çalış da bu istek artsın. Bu suretle de gönlün şu ten kuyusundan çıksın. 1735
  • Halk, filan yoksul öldü desinler, sen de a gafiller diriyim ben.
  • Bedenim yapayalnız yatmış, uyumuş ama sekiz cennet de gönlümde açılmış de.
  • Can, gül ve nesrin içinde uyuduktan sonra beden, su pislikte kalmış? Ne gam!
  • Uyumuş canın bedenden ne haberi var? O, ister gül bahçesinde uyusun, ister külhanda.
  • Can, şu su rengindeki alemde “Keşke kavmim, Rabbim beni ne yüzden yarlığadı, bilseydi” diye nara atmada. 1740
  • Can, şu bedensiz yaşamayı istemezse peki, gökyüzü kimin sayvanı olacak?