Hapisten çıkarılıp dar ağacına götürülen kişiden başka hiçbir mahpus böyle saçma bir söz söylemez.
هیچ زندانی نگوید این فشار ** جز کسی کز حبس آرندش به دار
Birisine, yılan zehrinden kurtarıp şeker verseler bu hal, o adama hiç acı gelir mi? 1720
تلخ کی باشد کسی را کش برند ** از میان زهر ماران سوی قند
Can beden kavgasından kurtulur. Beden ayağı olmaksızın gönül kanadıyla uçmaya başlar.
جان مجرد گشته از غوغای تن ** میپرد با پر دل بیپای تن
Hani zindanın kuyusuna hapsedilen adamın uyuyup rüyasında gül bahçesini görmesi gibi.
همچو زندانی چه که اندر شبان ** خسپد و بیند به خواب او گلستان
Bu adam der ki: Tanrım, beni bedene döndürme de su gül bahçesinde bir salınıp gezineyim.
گوید ای یزدان مرا در تن مبر ** تا درین گلشن کنم من کر و فر
Tanrı da duan kabul edildi, dönme der. Doğrusunu Tanrı daha iyi bilir ya.
گویدش یزدان دعا شد مستجاب ** وا مرو والله اعلم بالصواب
Bu çeşit rüya bir bak ne hoştur. Adam, ölümünü görmeden cennete gitmede. 1725
این چنین خوابی ببین چون خوش بود ** مرگ نادیده به جنت در رود
Artık hiç o adam, uyanmaya hasret çeker, kuyunun dibinde zincirlere, bukağılara vurulmuş olarak yaşamayı arzular mı?
هیچ او حسرت خورد بر انتباه ** بر تن با سلسله در قعر چاه
İnanmışsan artık savaş safına gel ki senin meclisin gökyüzündedir.
مومنی آخر در آ در صف رزم ** که ترا بر آسمان بودست بزم
Yüzlerce ulaşma ümidiyle kalk, ey kul, mihrap önündeki mum gibi dinel.
بر امید راه بالا کن قیام ** همچو شمعی پیش محراب ای غلام
Başı kesilmiş mum gibi bütün gece arayıp isteme yüzünden ağla, gözyaşları dök, yan dur.
اشک میبار و همیسوز از طلب ** همچو شمع سر بریده جمله شب
Yemekten, içmekten ağzını yum, gök sofrasına koş. 1730
لب فرو بند از طعام و از شراب ** سوی خوان آسمانی کن شتاب
Her an ümidini gökyüzüne bağla. Gökyüzü havası ile söğüt gibi titre.
دم به دم بر آسمان میدار امید ** در هوای آسمان رقصان چو بید
Sana anbean gökten su ve ateş gelip durmada. Rızkını arttırmadadır.
دم به دم از آسمان میآیدت ** آب و آتش رزق میافزایدت
Seni de oraya götürürse şaşma. Aczine bakma isteğine bak.
گر ترا آنجا برد نبود عجب ** منگر اندر عجز و بنگر در طلب
Çünkü bu istek, sende Tanrının bir emanetidir. Her isteyen kişinin istenmesi yerindedir.
کین طلب در تو گروگان خداست ** زانک هر طالب به مطلوبی سزاست
Çalış da bu istek artsın. Bu suretle de gönlün şu ten kuyusundan çıksın. 1735
جهد کن تا این طلب افزون شود ** تا دلت زین چاه تن بیرون شود
Halk, filan yoksul öldü desinler, sen de a gafiller diriyim ben.
خلق گوید مرد مسکین آن فلان ** تو بگویی زندهام ای غافلان
Bedenim yapayalnız yatmış, uyumuş ama sekiz cennet de gönlümde açılmış de.
گر تن من همچو تنها خفته است ** هشت جنت در دلم بشکفته است
Can, gül ve nesrin içinde uyuduktan sonra beden, su pislikte kalmış? Ne gam!
جان چو خفته در گل و نسرین بود ** چه غمست ار تن در آن سرگین بود
Uyumuş canın bedenden ne haberi var? O, ister gül bahçesinde uyusun, ister külhanda.
جان خفته چه خبر دارد ز تن ** کو به گلشن خفت یا در گولخن
Can, şu su rengindeki alemde “Keşke kavmim, Rabbim beni ne yüzden yarlığadı, bilseydi” diye nara atmada. 1740
میزند جان در جهان آبگون ** نعره یا لیت قومی یعلمون
Can, şu bedensiz yaşamayı istemezse peki, gökyüzü kimin sayvanı olacak?
گر نخواهد زیست جان بی این بدن ** پس فلک ایوان کی خواهد بدن
Canın, bedensiz yaşamayı dilemezse “Rızkınız gökyüzündedir” nimeti, kimin kısmeti olacak?
گر نخواهد بی بدن جان تو زیست ** فی السماء رزقکم روزی کیست
Dünyanın yağlı, ballı nimetlerini yemek tehlikelidir. Tanrı yemeğine mani olur. Nitekim Peygamber, "Açlık,Tanrı yemeğidir. Onunla,yani açlıkla sözü doğruların bedenlerini diriltir" demiştir. Yine "Ben rabbime misafir olurum, o beni doyurur, suvarır" buyurmuştur. Tanrı da "Ferahlanarak rızıklanırlar" demiştir.
در بیان وخامت چرب و شیرین دنیا و مانع شدن او از طعام الله چنانک فرمود الجوع طعام الله یحیی به ابدان الصدیقین ای فی الجوع طعام الله و قوله ابیت عند ربی یطعمنی و یسقینی و قوله یرزقون فرحین
Bu kaba Rızk kırıntılarından kurtulursan yüce ve latif rızklara nail olursun.
وا رهی زین روزی ریزهی کثیف ** در فتی در لوت و در قوت شریف