English    Türkçe    فارسی   

5
1734-1758

  • Çünkü bu istek, sende Tanrının bir emanetidir. Her isteyen kişinin istenmesi yerindedir.
  • Çalış da bu istek artsın. Bu suretle de gönlün şu ten kuyusundan çıksın. 1735
  • Halk, filan yoksul öldü desinler, sen de a gafiller diriyim ben.
  • Bedenim yapayalnız yatmış, uyumuş ama sekiz cennet de gönlümde açılmış de.
  • Can, gül ve nesrin içinde uyuduktan sonra beden, su pislikte kalmış? Ne gam!
  • Uyumuş canın bedenden ne haberi var? O, ister gül bahçesinde uyusun, ister külhanda.
  • Can, şu su rengindeki alemde “Keşke kavmim, Rabbim beni ne yüzden yarlığadı, bilseydi” diye nara atmada. 1740
  • Can, şu bedensiz yaşamayı istemezse peki, gökyüzü kimin sayvanı olacak?
  • Canın, bedensiz yaşamayı dilemezse “Rızkınız gökyüzündedir” nimeti, kimin kısmeti olacak?
  • Dünyanın yağlı, ballı nimetlerini yemek tehlikelidir. Tanrı yemeğine mani olur. Nitekim Peygamber, "Açlık,Tanrı yemeğidir. Onunla,yani açlıkla sözü doğruların bedenlerini diriltir" demiştir. Yine "Ben rabbime misafir olurum, o beni doyurur, suvarır" buyurmuştur. Tanrı da "Ferahlanarak rızıklanırlar" demiştir.
  • Bu kaba Rızk kırıntılarından kurtulursan yüce ve latif rızklara nail olursun.
  • O manevi rızktan binlerce okka yemek yesen yine pak ve tüy gibi hafif olarak gidersin.
  • O yemek, sen de ne yel yapar, ne kulunç, ne de mide ağrısı verir. 1745
  • Az yersen karga gibi aç kalırsın, çok yersen geğirmeye başlar, imtila olursun.
  • Az yersen huyun kötüleşir, kabalaşır, nobranlaşırsın. Çok yersen bedenin imtilaya müstahak olur.
  • Fakat Tanrı taamından, o lezzetli rızktan denizler kadar ye, yine de gemi gibi yürü yüz.
  • Oruca sarıl, sabret, orucu terk etme, her an Tanrı Rızkını bekle.
  • Çünkü o işi gücü güzel Tanrı, bekleyenlere hediyeler verir. 1750
  • Tok adam ekmek beklemez. Ekmeği yiyeceği ister er gelsin ister geç.
  • Aç adam daima nerede der durur. Açlıkla bekler, araştırır.
  • Beklemezsen o yetmiş kat devlet ve ikbal nevalesi sana gelmez.
  • Babacığım yüceler yemeğini ercesine bekle,bekle.
  • Her aç nihayet bir yiyecek bulur. Devlet güneşi elbette ona vurur. 1755
  • Himmet sahibi misafir, az yemek yerse sofra sahibi, ona daha güzel yemek getirir.
  • Yalnız yoksul ve nekes olan sofra sahibi başka, ona söz yok. Kerem sahibi Rızk vericiye kötü zanda bulunma.
  • Ey dayanılan, güvenilen er, bir dağ gibi başını kaldır da günesin ilk ışığı sana vursun.