English    Türkçe    فارسی   

5
1776-1800

  • Her can, kendi bedenini tanır, o bedene girer. Kuyumcunu canı, nasıl olur da terzinin bedenine girer?
  • Bilgi sahibinin canı, bilgi sahibinin bedenine girer, zulmedenin canı, zulmedenin bedenine.
  • Sabah çağı kuzu anasını, koyun kuzusunu nasıl tanırsa Tanrı bilgisi de bedenleri tanıma hususunda ruhlara böyle bir bilgi vermiştir.
  • Ayak bile karanlıkta ayakkabısını tanırken a güzelim can kendi bedenini nasıl tanımaz?
  • Ey Tanrıya sığınan, sabah küçük mahşerdir. Büyük mahşeri de var ondan kıyas et. 1780
  • Can, nasıl toprağa uçarsa amel defteri de sağa, sola öyle uçar.
  • İyiliğe kötülüğe dair dün ne yaptıysa onların yazılı olduğu nekeslik ve cömertlik defterini, insanın avucuna koyarlar.
  • Seher çağı uykudan uyandı mı o hayır ve şer, ona gelip çatar.
  • Riyazatı huy edinmişse uyandığı zaman yanına o gelir.
  • Dün, hamlık etmiş, kötülükte, azgınlıkta bulunmuşsa sol yanından verilen defteri, yas mektubuna döner. 1785
  • Dün, temiz, kötülükten çekingen ve dindar olarak yaşamışsa uyanınca değerli inciyi elde eder.
  • Bizim uykumuz ve uyanmamız, ölümle mahşere iki tanıktır.
  • Küçük haşir büyük hasrı gösterir; küçük ölüm, büyük ölümü aydınlatır.
  • Fakat bu defter, hayalidir, gizlidir. Büyük haşirde o defter meydana çıkar.
  • Bu hayal, burada gizlidir, eseri görünür. Fakat bu hayal, orada suretlere bürünür. 1790
  • Mühendise bak yere tohum eker gibi gönlüne bir ev yapma hayali kor.
  • O hayal, dışarıda zahir olur, adeta yerden tohum biter gibi.
  • Gönülde yurt tutan her hayal, mahşer gününde bir surete bürünecektir.
  • Mühendisin gönlünde kurduğu hayali, tohum bitirme kabiliyetindeki bir yere ekilmiş, orada bitmiş mahsul tut.
  • Bu iki mahşeri hulâsa etmeden maksadım bir kısastır, inananların bundan hisse almasıdır. 1795
  • Kıyamet gününün güneşi doğdu mu çirkin, güzel herkes yerden derhal kalkar.
  • Herkes kaza ve kader divanına koşar, geçer para da potaya girer, kalp para da.
  • Geçer para neşelenerek, nazlana,nazlana kalp para, yanıp eriyerek.
  • Anbean sınamalar gelmede, bedende gönül sırları görünmede.
  • Kandil nasıl suyla yağla görünür, aydınlanıp meydana çıkarsa, yahut toprak, nasıl mahsul verir, sırlarını meydana korsa öyle. 1800