Ben ateşten doğdum, o balçıktan. Ateşe karşı balçığın ne değeri vardır ki? 1925
من ز آتش زادهام او از وحل ** پیش آتش مر وحل را چه محل
Ben alemin en ulusu, zamanın övünülecek kişisiyken o vakit o neredeydi? dedi.
او کجا بود اندر آن دوری که من ** صدر عالم بودم و فخر زمن
"Tanrı,cinleri ateşin dumansız alevinden yarattı" dendiği gibi yine ulu Tanrı İblis hakkında "Şüphe yok ki o, cin tayfasındandı, rabbinin buyruğundan çıktı" buyurmuştur.
خلق الجان من مارج من نار و قوله تعالی فی حق ابلیس انه کان من الجن ففسق
Şeytanın can ateşi alevlenmede. O bir ateştir ki aslı gibi. “Çocuk babasının sırrıdır” denmiştir.
شعله میزد آتش جان سفیه ** که آتشی بود الولد سر ابیه
Hayır yanlış söyledim. O ateş Tanrı kahrıdır. Bu hususta bir sebep göstermeye ne hacet?
نه غلط گفتم که بد قهر خدا ** علتی را پیش آوردن چرا
Sebepsiz ve sebeplerle hiçbir münasebeti olmayan bir iş, ezelden beri daima olagelmektedir
کار بیعلت مبرا از علل ** مستمر و مستقرست از ازل
Onun sebepsiz ve illetsiz pak sanatına, ne sonradan yaratılan bir şeyin sebebi sığar, ne de sonradan yaratılan bir şey.1930
در کمال صنع پاک مستحث ** علت حادث چه گنجد یا حدث
Baba sırrı da ne oluyor? Babamız onun yaratışı. Yaradılış içtir, babaysa deriye benzer bir suret.
سر آب چه بود آب ما صنع اوست ** صنع مغزست و آب صورت چو پوست
Bil ki ey aşk fındığı, dostun aşktır. Canını iç haline getirmek ister de derini yırtar, döker.
عشق دان ای فندق تن دوستت ** جانت جوید مغز و کوبد پوستت
Sevgilisi deri olan kişinin derisini Tanrı, her an değiştirir durur.
دوزخی که پوست باشد دوستش ** داد بدلنا جلودا پوستش
Manen için, Ateşe hakimdir. Fakat kabukların, Ateşe ancak odun olabilir.
معنی و مغزت بر آتش حاکمست ** لیک آتش را قشورت هیزمست
Ateşin kudreti, içinde su olan tahta testinin dışındadır. 1935
کوزهی چوبین که در وی آب جوست ** قدرت آتش همه بر ظرف اوست
İnsanın sırrı ateşten üstündür. Hiç cehennemin maliki ateşte helak olur mu?
معنی انسان بر آتش مالکست ** مالک دوزخ درو کی هالکست
Şu halde sen, bedenini çoğaltma, mananın fazla olmasına bak ki Malik gibi ateşten üstün olasın.
پس میفزا تو بدن معنی فزا ** تا چو مالک باشی آتش را کیا
Halbuki sen deri üstüne deriye bürünüyor, derilere bürünmüş bir kurda dönüyorsun.
پوستها بر پوست میافزودهای ** لاجرم چون پوست اندر دودهای
Ateşin yiyeceği ancak deridir. Tanrı kahrı kibrin derisini yırtar, yüzer.
زانک آتش را علف جز پوست نیست ** قهر حق آن کبر را پوستین کنیست
Bu kibirlenme, derinin bir neticesidir. Kibrin mevkii, malı, o sevgiliden, deriden meydana gelir.1940
این تکبر از نتیجهی پوستست ** جاه و مال آن کبر را زان دوستست
Bu kibirlenme nedir? İçten haberdar olmamak. Donan suyun güneşten gafil olusu gibi.
این تکبر چیست غفلت از لباب ** منجمد چون غفلت یخ ز آفتاب
Fakat su güneşten haberdar oldu mu buzu kalmaz, yumuşar, ısınır akıverir.
چون خبر شد ز آفتابش یخ نماند ** نرم گشت و گرم گشت و تیز راند
İçi görmek, bütün bedeni hor etmek, aşık olmaktır. Çünkü bu taktirde bütün beden tamahtan ibaret olur. “Tamah eden alçalır” denmiştir.
شد ز دید لب جملهی تن طمع ** خوار و عاشق شد که ذل من طمع
Fakat içi görmeyen, deriyle kanaat eder. “Kanaat eden yüceldi” bağı, ona zindan olur.
چون نبیند مغز قانع شد به پوست ** بند عز من قنع زندان اوست
Burada yücelik kafirliktir alçalmak din. Taş taşlıktan fani olmadıkça yüzüğe takılır mi? 1945
عزت اینجا گبریست و ذل دین ** سنگ تا فانی نشد کی شد نگین
Hem hala taşsın, hem de ben diyor, varlık güdüyorsun. Halbuki senin yoksullanmanın, yok olmanın tam zamanı.
در مقام سنگی آنگاهی انا ** وقت مسکین گشتن تست وفنا
Kafir, daima mal ve mevki arar. Çünkü külhan, fışkı ile tavlanır.
کبر زان جوید همیشه جاه و مال ** که ز سرگینست گلحن را کمال
Bu iki dadı, mal ve mevki, deriyi şişirir, yağla etle, kibirle, benlikle doldurur.
کین دو دایه پوست را افزون کنند ** شحم و لحم و کبر و نخوت آکنند
Kafirler gözlerini isin içine atmadılar da o yüzden deriyi iç sandılar.
دیده را بر لب لب نفراشتند ** پوست را زان روی لب پنداشتند