English    Türkçe    فارسی   

5
1948-1972

  • Bu iki dadı, mal ve mevki, deriyi şişirir, yağla etle, kibirle, benlikle doldurur.
  • Kafirler gözlerini isin içine atmadılar da o yüzden deriyi iç sandılar.
  • Bu yola kılavuz İblistir. Çünkü mevki tuzağına ilk avlanan odur. 1950
  • Mal yılana benzer mevki ise ejderhadır. Tanrı erlerinin gölgesi bu ikisine de zümrüttür.
  • Yılanın o zümrütten gözü kamaşır, kör olur; yolcu da kurtulur.
  • O ulu, yani İblis, önce bu yola diken döşemiştir. Onun için her incinen, lanet şeytana der.
  • Yani bu dert, bana onun hilesinden geldi. Hilede ilk önce ayak olan odur demek ister.
  • Ondan sonra nice zamanlar geçmiş, niceleri gelip gitmiş, fakat herkes, onun yoluna ayak basmıştır. 1955
  • Yiğidim kim bir kötü adet koysa, ondan sonra halk körlüğünden o adete uysa.
  • Bütün o adeti işleyenlerin günahı, o adeti ilk koyana da yazılır. Çünkü o, baştır öbürleri kuyruk.
  • Fakat Adem, ben topraktan yaratıldım diye o çarıkla postu önüne koymuştur.
  • Eyaz gibi o da çarığını göz önünde tuttu, sonunda akıbeti Mahmut oldu.
  • Mutlak varlık yoklukları meydana getirip durur. Yokluktan başka var yaratan is yurdu var mi? 1960
  • Adam, yazılmış kağıda yazı yazar mı, yahut fidan dikilmiş fidanlığa tekrar fidan diker mi?
  • Yazmak için yazılmamış bir kağıt arar. Tohum ekmek için ekilmemiş bir yeri aktarır.
  • Sen de kardeş tohum ekilmemiş bir yol ol, yazılmamış beyaz bir kağıt kesil de,
  • “Nun vel kalem” yazısı ile şeref kazan, sana da o kerem sahibi tohum eksin.
  • Bu paluzeden tatmamış ol. Gördüğün mutfağı görmezlikten gel. 1965
  • Çünkü bu paluze insana sarhoşluk verir de postla çarık hatırından çıkar.
  • Can verme ve ölüm zamanı gelince sonra ah eder, o zaman hırkanı çarığını anarşin.
  • Fakat çirkinlik dalgasına dalmadıkça, sana bir sığınacak bulunmadıkça,
  • O doğru düzen gemiyi aklına bile getirmez, çarık ve pöstekine göz bile atmazsın.
  • Fakat yokluk denizine daldın da aciz oldun mu sevgi davasına düşer,“Rabbimiz kendimize zulmettik” demeye kalkışırsın. 1970
  • Şeytan der ki: Hele şu hama bakin. Şu vakitsiz öten horozun kesin başını.
  • Bu huy Eyaz’ın zekasından uzaktır. Yalvarıp yakarmadan namaz kılmaz o.