English    Türkçe    فارسی   

5
2019-2043

  • Gönlü aydın olan akıllı kişi, bilir ki benimle Leyla arasında bir fark yok.
  • داند آن عقلی که او دل‌روشنیست  ** در میان لیلی و من فرق نیست 
  • Bir sevgili aşıkına sordu: Beni mi çok seversin, kendini mi? Aşık dedi ki: Ben kendimden ölmüş, kurtulmuş, seninle dirilmişim. Kendi varlığımdan, kendi sıfatlarımdan yok olmuşum, seninle var olmuşum. İlmimi unutmuşum, senin bilginle bilgi sahibi olmuşum. Kudretimi hatırdan çıkarmışım, senin kudretinle kudretlenmişim. Kendimi seversem seni sevmiş olurum, seni seversem kendimi sevmiş olurum. "Kimde yakın aynası varsa kendini görmüş olsa bile hakikatte Tanrıyı görmüş olur." "Sıfatlarıma bürünüp halka görün, seni gören beni görür, sana kaideden bana kasteder. " İşte bu, hep böyle gider.
  • معشوقی از عاشق پرسید کی خود را دوست‌تر داری یا مرا گفت من از خود مرده‌ام و به تو زنده‌ام از خود و از صفات خود نیست شده‌ام و به تو هست شده‌ام علم خود را فراموش کرده‌ام و از علم تو عالم شده‌ام قدرت خود را از یاد داده‌ام و از قدرت تو قادر شده‌ام اگر خود را دوست دارم ترا دوست داشته باشم و اگر ترا دوست دارم خود را دوست داشته باشم هر که را آینه‌ی یقین باشد گرچه خود بین خدای بین باشد اخرج به صفاتی الی خلقی من رآک رآنی و من قصدک قصدنی و علی هذا 
  • Bir sevgili aşkını sınamak istedi de bir seher çağı dedi ki: Ey falan oğlu falan, 2020
  • گفت معشوقی به عاشق ز امتحان  ** در صبوحی کای فلان ابن الفلان 
  • Ey dertlere uğramış aşık, beni mi daha çok seversin kendini mi? doğru söyle.
  • مر مرا تو دوست‌تر داری عجب  ** یا که خود را راست گو یا ذا الکرب 
  • Aşık dedi ki: Ben, sende öyle bir fani olmuşum ki tependen tırnağa kadar seninle doluyum.
  • گفت من در تو چنان فانی شدم  ** که پرم از تتو ز ساران تا قدم 
  • Varlığımdan bir addan başka bir şey kalmadı. Ey güzelim, vücudumda senden başka bir varlık yok.
  • بر من از هستی من جز نام نیست  ** در وجودم جز تو ای خوش‌کام نیست 
  • Bu sebeple sirke bal denizinde nasıl yok olursa ben de sende öyle yok oldum.
  • زان سبب فانی شدم من این چنین  ** هم‌چو سرکه در تو بحر انگبین 
  • Hani taş halis laal haline gelir, güneşin sıfatları ile dolar ya, 2025
  • هم‌چو سنگی کو شود کل لعل ناب  ** پر شود او از صفات آفتاب 
  • Artık onda taşlık kalmaz. Onun önü de güneşin sıfatıyla dolar, ardı da.
  • وصف آن سنگی نماند اندرو  ** پر شود از وصف خور او پشت و رو 
  • Ondan sonra kendini severse o güneşi sevmektir civanım.
  • بعد از آن گر دوست دارد خویش را  ** دوستی خور بود آن ای فتا 
  • O, canla başla güneşi sever yine şüphe yok ki kendisini sevmiş olur.
  • ور که خود را دوست دارد ای بجان  ** دوستی خویش باشد بی‌گمان 
  • Halis laal, ister kendisini sevsin, ister güneşi.
  • خواه خود را دوست دارد لعل ناب  ** خواه تا او دوست دارد آفتاب 
  • Bu iki sevgide zaten fark yoktur. Her iki tarafta da doğu ışığından başka bir şey yoktur ki. 2030
  • اندرین دو دوستی خود فرق نیست  ** هر دو جانب جز ضیای شرق نیست 
  • Fakat taş laal olmadıkça kendisine düşmandır. Çünkü orada bir varlık değil, iki varlık vardır.
  • تا نشد او لعل خود را دشمنست  ** زانک یک من نیست آنجا دو منست 
  • Çünkü taş karanlıktır, gündüz bile kördür. Karanlıksa hakikatte nurun zıddıdır.
  • زانک ظلمانیست سنگ و روزکور  ** هست ظلمانی حقیقت ضد نور 
  • O, kendisini sever, kafirdir. Çünkü, büyük Güneşi men eder durur.
  • خویشتن را دوست دارد کافرست  ** زانک او مناع شمس اکبرست 
  • Şu halde taşın “ben” demesi yaraşır bir şey değil. O, daima karanlıktadır, yokluktadır.
  • پس نشاید که بگوید سنگ انا  ** او همه تاریکیست و در فنا 
  • Firavun ben Tanrıyım dedi alçaldı. Mahsur Ben Hakkım dedi kurtuldu. 2035
  • گفت فرعونی انا الحق گشت پست  ** گفت منصوری اناالحق و برست 
  • O “Benim” deyisin ardından hemen Tanrı laneti ulaştı. Fakat ey seven kişi, bu“Benim” deyişin ardından hemen Tanrı rahmeti ulaştı.
  • آن انا را لعنة الله در عقب  ** وین انا را رحمةالله ای محب 
  • Çünkü, o kara taştı, bu akik. O, nura düşmandı bu aşık.
  • زانک او سنگ سیه بد این عقیق  ** آن عدوی نور بود و این عشیق 
  • Bu “Benim” demek, a boşboğaz, hakikatte “Odur” demektir. Fakat iki nurun birleşmesi gibi de değil, bir şeyin bir şeye sızması gibi de değil.
  • این انا هو بود در سر ای فضول  ** ز اتحاد نور نه از رای حلول 
  • Çalış da taşlığın azalsın, laal ol da taşın nurlansın.
  • جهد کن تا سنگیت کمتر شود  ** تا به لعلی سنگ تو انور شود 
  • Savaşta, zahmet çekmede sabırlı ol da anbean yoklukta varlık bul. 2040
  • صبر کن اندر جهاد و در عنا  ** دم به دم می‌بین بقا اندر فنا 
  • Sende her zaman taşlık sıfatı azalsın, laal sıfatı kuvvetlensin.
  • وصف سنگی هر زمان کم می‌شود  ** وصف لعلی در تو محکم می‌شود 
  • Bedenden varlık sıfatı gitsin, başındaki sarhoşluk çoğalsın.
  • وصف هستی می‌رود از پیکرت  ** وصف مستی می‌فزاید در سرت 
  • Kulak gibi tamamı ile kulak ol da sana laal küpe takılsın.
  • سمع شو یکبارگی تو گوش‌وار  ** تا ز حلقه‌ی لعل یابی گوشوار