English    Türkçe    فارسی   

5
2029-2053

  • Halis laal, ister kendisini sevsin, ister güneşi.
  • Bu iki sevgide zaten fark yoktur. Her iki tarafta da doğu ışığından başka bir şey yoktur ki. 2030
  • Fakat taş laal olmadıkça kendisine düşmandır. Çünkü orada bir varlık değil, iki varlık vardır.
  • Çünkü taş karanlıktır, gündüz bile kördür. Karanlıksa hakikatte nurun zıddıdır.
  • O, kendisini sever, kafirdir. Çünkü, büyük Güneşi men eder durur.
  • Şu halde taşın “ben” demesi yaraşır bir şey değil. O, daima karanlıktadır, yokluktadır.
  • Firavun ben Tanrıyım dedi alçaldı. Mahsur Ben Hakkım dedi kurtuldu. 2035
  • O “Benim” deyisin ardından hemen Tanrı laneti ulaştı. Fakat ey seven kişi, bu“Benim” deyişin ardından hemen Tanrı rahmeti ulaştı.
  • Çünkü, o kara taştı, bu akik. O, nura düşmandı bu aşık.
  • Bu “Benim” demek, a boşboğaz, hakikatte “Odur” demektir. Fakat iki nurun birleşmesi gibi de değil, bir şeyin bir şeye sızması gibi de değil.
  • Çalış da taşlığın azalsın, laal ol da taşın nurlansın.
  • Savaşta, zahmet çekmede sabırlı ol da anbean yoklukta varlık bul. 2040
  • Sende her zaman taşlık sıfatı azalsın, laal sıfatı kuvvetlensin.
  • Bedenden varlık sıfatı gitsin, başındaki sarhoşluk çoğalsın.
  • Kulak gibi tamamı ile kulak ol da sana laal küpe takılsın.
  • Kuyu kazan adam gibi sen de adamsan su bedenin kuyusunu kaz da suya ulaş.
  • Fakat duru suyun rabbinden bir cezbe gelirse kuyu kazmadan da su, yerden fışkırır. 2045
  • Yalnız sen buna kulak asma da kazmaya savaş. Yavaş,yavaş kuyunun toprağını deş derinleştir.
  • Kim zahmet çekerse defineyi elde eder. Kim çalışır çabalarsa devlete ulaşır.
  • Peygamber, Rukü ve secde varlık halkasını Tanrı kapısına vurmaktır dedi.
  • Kim o kapının halkasını döverse elbette ona devlet baş gösterir.
  • O kovucu beyin gece yarısında çavuşlarla gelip Eyaz'ın odasını açması, odada asılı bulunan çarıkla postu görmesi, bunu düzen sanıp odanın her tarafını kazması, şüphe ettiği yerlerini deşmesi, kuyucuları getirmesi, duvarları delmesi ve nihayet hiçbir şey bulamayıp utanması, ümitsizliğe düşmesi. Nitekim kötü düşüncelerle hayale kapılanlar da peygamberlerle velilere büyücü dediler, bunlar, bu işi kendiliklerinden yapıyorlar, bununla yücelik ve ululuk diliyorlar diye söylendiler. İşin içyüzünü araştırdıktan sonra da utandılar, hiçbir fayda elde edemediler.
  • O emin adamlar, hazine, altın ve altın dolu küpler bulmak üzere oda kapısına geldiler. 2050
  • Yüzlerce hünerle ve istekten çırpınarak kilidi açtılar.
  • Çünkü kilit pek sağlamdı, adamakıllı kilitlenmişti. Aynı zamanda başka kilitlere de benzemiyordu.
  • Eyaz bu odayı hasisliğinden, yahut malını, ham altınını gizlemek için değil, bu sırrı halktan gizlemek için kilitlemişti.