Padişah bu sözleri söyleyince Eyaz dedi ki: Padişahım, bu lütuf ve ihsan, senin lütuf ve ihsanındır. Bunu böyle bilirim ben, ancak o çarıkla posttan ibaretim.
گفت من دانم عطای تست این ** ورنه من آن چارقم و آن پوستین
Onun için Peygamber bunu anlattı, dedi ki: Kim kendisini bilirse Tanrısını bilir.
بهر آن پیغامبر این را شرح ساخت ** هر که خود بشناخت یزدان را شناخت
Çarığın menidir, kanın post. Hocam bundan ötesi hep onun ihsanı. 2115
چارقت نطفهست و خونت پوستین ** باقی ای خواجه عطای اوست این
Başka yok, bu, bu kadardır deme. Daha arayıp isteyesin diye ihsan etmiştir.
بهر آن دادست تا جویی دگر ** تو مگو که نیستش جز این قدر
Bağcı, bostanının fidanlarını, mahsulünü bilesin diye sana birkaç elma verir.
زان نماید چند سیب آن باغبان ** تا بدانی نخل و دخل بوستان
Buğdaycı, alıcıya bir avuç buğday verir ama ambarındaki anlasın diye.
کف گندم زان دهد خریار را ** تا بداند گندم انبار را
Bilgisini, bilgisinin çokluğunu anlasın diye hoca, sana birkaç mesele anlatır.
نکتهای زان شرح گوید اوستاد ** تا شناسی علم او را مستزاد
Yok, ilmi işte bu kadar dersen sakaldan çerçöp silker gibi seni atar, kendisinden uzaklaştırır.2120
ور بگویی خود همینش بود و بس ** دورت اندازد چنانک از ریش خس
Ey Eyaz, şimdi gel de ceza ver. Alemde görülmemiş bir adaletin temelini koy.
ای ایاز اکنون بیا و داده ده ** داد نادر در جهان بنیاد نه
Suçluların ölümüne müstahaktır. Fakat affını hilmini gözetiyorlar, tamahları buna.
مجرمانت مستحق کشتناند ** وز طمع بر عفو و حلمت میتنند
Bakalım, merhametin mi üstün olacak, öfken mi? Kevser suyu mu üste çıkacak alev mi?
تا که رحمت غالب آید یا غضب ** آب کوثر غالب آید یا لهب
Halkı avlamak için Elest ahdinden beri hilim dalı da hışım dalı da... İkisi de var.
از پی مردمربایی هر دو هست ** شاخ حلم و خشم از عهد الست
Bunun için o apaçık Elestü sözünde nefiyle ispat birbirine eştir. 2125
بهر این لفظ الست مستبین ** نفی و اثباتست در لفظی قرین
Çünkü bu söz, ispatı bildiren bir sorgudur, fakat onda “Leyse-değildir” sözü gömülüdür.
زانک استفهام اثباتیست این ** لیک در وی لفظ لیس شد قرین
Bırak da bu ham anlayış kalsın. Hasların kasesini halkın önüne koyma.
ترک کن تا ماند این تقریر خام ** کاسهی خاصان منه بر خوان عام
Allah’ın kahrı vebaya, lütfu da sabah yeline benzer. Birisi demiri çeker, öbürü saman çöpünü.
قهر و لطفی چون صبا و چون وبا ** آن یکی آهنربا وین کهربا
Tanrı, doğruları doğru yola kadar çeker. Batıl olanlarda batılları çekerler.
میکشد حق راستان را تا رشد ** قسم باطل باطلان را میکشد
Mide helvayı severse helvayı çeker, safraya mensupsa sirkeyi ister. 2130
معده حلوایی بود حلوا کشد ** معده صفرایی بود سرکا کشد
Sıcak döşeme, üstüne oturanın soğukluğunu alır, soğuk döşeme hararetini alır.
فرش سوزان سردی از جالس برد ** فرش افسرده حرارت را خورد
Dost görürsen sevgin kaynar, düşman görürsen kızar, öfkelenirsin.
دوست بینی از تو رحمت میجهد ** خصم بینی از تو سطوت میجهد
Ey Eyaz, bu işi çabuk bitir. Çünkü bu, bir çeşit öç almadır ki beklenmekte.
ای ایاز این کار را زوتر گزار ** زانک نوعی انتقامست انتظار
Padişahın, Eyaz’a, çabuk bu hükmü bitir, bekleme. “Günler aramızdadır, bazen bize yardım eder, bazen size”deme. Çünkü bekleyiş, ölümden beterdin diye acele etmesini emir buyurması ve Eyaz’ın cevabı
تعجیل فرمودن پادشاه ایاز را کی زود این حکم را به فیصل رسان و منتظر مدار و ایام بیننا مگو کی الانتظار موت الاحمر و جواب گفتن ایاز شاه را
Eyaz, padişahım dedi, bütün ferman senin. Güneş varken yıldız görünmez.
گفت ای شه جملگی فرمان تراست ** با وجود آفتاب اختر فناست
Zühre, Utarit, yahut da şahap ne oluyor ki güneş varken görünebilsin. 2135
زهره کی بود یا عطارد یا شهاب ** کو برون آید به پیش آفتاب
Hırkamla postumdan geçebilseydim hiç böyle kınama tohumu eker miydim?
گر ز دلق و پوستین بگذشتمی ** کی چنین تخم ملامت کشتمی
Odanın kapısındaki kilidi açmak da neydi? Hayale kapılan yüzlerce hasetçi bundan ne umuyordu?
قفل کردن بر در حجره چه بود ** در میان صد خیالیی حسود