English    Türkçe    فارسی   

5
2322-2346

  • Kendi kendisine de suç, hadden aştı. Gönlümden o korku, o elem nasıl gider?
  • Ben bir kere öldüm de tekrar dünyaya geldim. Ben ölüm ve yokluk acısını tattım.
  • Tanrı'ya sağlam tövbe ettim. Canım, bedenimden ayrılmadıkça bu tövbeyi bozmam.
  • O mihneti gördükten sonra ancak eşek olanın ayağı, tehlikenin bulunduğu tarafa gider diyordu. 2325
  • Birisi tövbe eder, pişman olur, sonra o nedameti unutur da deneneni yine denemeye kalkarsa ebedî olarak ziyana düşer. Tövbesinde sebatı, kuvveti olmaz, o tövbeden bir halâvet duymaz ve tövbesi kabul edilmezse, Tanrı'ya sığınırız, Köksüz ağaca benzer. Her gün biraz daha sararır, biraz daha kurur.
  • Bir çiftçinin bir eşeği vardı. Beli yaralı, karnı bomboş, tamamiyle arık bir haldeydi.
  • Gündüzün, ta gecelere kadar otsuz kayalıklarda gıdasız, koruyucusuz aç biilâç dolaşır dururdu.
  • Oralarda içecek sudan başka bir şey yoktu. Eşek gece gündüz yas, matem içindeydi.
  • Oralarda bir kamışlık, bir orman vardı. Orada da işi gücü avlanmak olan bir aslan vardı.
  • Aslan, bir erkek fille savaşmış, yorulup hastalanmış, avdan kalmıştı. 2330
  • O zayıflıkla bir müddet avlanamadı, öbür canavarlar da kuşluk yemeği yiyemez oldular.
  • Çünkü aslandan artan artıkları onlar yerlerdi. Aslan hastalanınca onlar da dara düştüler.
  • Aslan, bir tilkiye var git, benim içim bir eşek avla.
  • Çayırlıkta bir eşek bulursan ona maval oku, kandırıp buraya getir.
  • Eşeğin etini yer, kuvvetlenirsem ondan sonra başka bir av tutabilirim. 2335
  • Birazcığını ben yiyeyim, geri kalanını siz yersiniz. Ben de bu suretle sizin gıdalanmanıza sebep olayım.
  • Benim için ya bir eşek ara, ya bir öküz. Ne bulursan ona, o bildiğin afsunlardan oku,
  • Onu afsunlarla, güzel sözlerle aldat, buraya çek, getir diye emir verdi.
  • Tanrı ilhamiyle, mertebelere göre halka yargılanma ve rahmet gıdasından ecir verme bakımından Tanrı'ya vâsıl olan kutup, aslana benzer. Başka canavarlar da onun artıklarını yeyip doyarlar. Fakat onların aslana yakınlıkları, mekân bakımından değil, sıfat bakımındandır. Bunun tafsilleri, çoktur, doğru yola götüren, Tanrı'dır
  • Kutup aslandır, işi de avlanmakdır. Bu halkın artakalanları, onun artıklarını yerler.
  • Kudretin yettikçe kutbun rızasına çalış da o kuvvetlensin, vahşi hayvanları avlasın. 2340
  • Onun, halk gibi kuvvetsiz kalması caiz mi? Bütün boğazlara giren rızık, aklın elinden verilir.
  • Çünkü halkın bulabildiği şey, ancak onun artığıdır. Senden av isterse bunu gözet.
  • O, akıl gibidir. Halksa bedendeki uzuvlara benzer. Bedenin tedbiri, akla bağlıdır.
  • Kutbun zayıflaması, ten cihetinden olur. ruh cihetinden değil. Gemi zayıflar. Nuh zayıflamaz.
  • Kutup, o kimsedir ki kendi etrafında döner dolaşır. Göklerse onun etrafında döner. 2345
  • Gemisini tamir hususunda ona yardım et. has bir kul, tam bir köle olduysan buna çalış.