Adam dedi ki: Gönül, susuyorsun ama sırrı biliyorsun da kendini naza çekiyorsun.
گفت ای دل گرچه خود تن میزنی ** راز میدانی و نازی میکنی
Gönlü cevap verdi. Biliyorum ki canıma da rızık veren Tanrıdır, tenime de. Bunu da mahsustan yapıyorum.
گفت دل دانم و قاصد میکنم ** رازق الله است بر جان و تنم
Bundan fazla sınama, deneme olur mu? Rızık, sabredenlere ne güzel yetişiyor bak.
امتحان زین بیشتر خود چون بود ** رزق سوی صابران خوش میرود
Tilkinin eşeğe cevap vermesi ve onu kazanca teşvik etmesi
جواب دادن روبه خر را و تحریض کردن او خر را بر کسب
Tilki dedi ki: Bu hikâyeleri bırak da az bile olsa elini kazanca at!
گفت روبه این حکایت را بهل ** دستها بر کسب زن جهد المقل
Tanrı sana el vermiştir, bir iş yap. Kazan da bir dosta da yardımda bulun.2420
دست دادستت خدا کاری بکن ** مکسبی کن یاری یاری بکن
Herkes, bir kazanca yürümüş, başka dostlarına da, yardım ediyor.
هر کسی در مکسبی پا مینهد ** یاری یاران دیگر میکند
Bütün kazancı bir kişi elde edemez. Bir kişi, hem dülger, hem saka, hem terzi olamaz ya.
زانک جمله کسب ناید از یکی ** هم دروگر هم سقا هم حایکی
Âlemin kararı böyledir. Herkes, yoksulluğundan bir işe sarılmıştır.
این بهنبازیست عالم بر قرار ** هر کسی کاری گزیند ز افتقار
Ortada bedava yemek şart değildir. Sünnet olan yol, iş işlemek ve bir şey kazanmaktır.
طبلخواری در میانه شرط نیست ** راه سنت کار و مکسب کردنیست
Eşeğin, tilkiye Tanrı'ya dayanmak kazançların en iyisidir. Çünkü herkes ona muhtaçtır. Herkes, yarabbi, bana bu işi rasgetir diye dua eder. Duada Tanrı'ya dayanma vardır. Tanrı'ya dayanmak, öyle bir kazançtır ki bu kazancı elde edenin, başka hiç bir kazanca ihtiyacı yoktur ve saire diye cevap vermesi
جواب گفتن خر روباه را کی توکل بهترین کسبهاست کی هر کسبی محتاجست به توکل کی ای خدا این کار مرا راست آر و دعا متضمن توکلست و توکل کسبی است کی به هیچ کسبی دیگر محتاج نیست الی آخره
Eşek dedi ki: Ben Tanrı'ya dayanmadan daha iyi bir kâr bilmiyorum. İki âlemde de en iyi kazanç budur.2425
گفت من به از توکل بر ربی ** میندانم در دو عالم مکسبی
Ona şükretme kazancının eşini göremiyorum. Tanrıya şükür, rızkı artırır.
کسب شکرش را نمیدانم ندید ** تا کشد رزق خدا رزق و مزید
Aralarındaki bahis uzadı. Nihayet sualden de kaldılar, cevaptan da.
بحثشان بسیار شد اندر خطاب ** مانده گشتند از سال و از جواب
Tilki, bundan sonra ona "Nefislerinizi, ellerinizle tehlikeye atmayın" emrini söyledi.
بعد از آن گفتش بدان در مملکه ** نهی لا تلقوا بایدی تهلکه
Kuru ve kayalık bir sahrada sabretmek ahmaklıktır. Tanrı'nın âlemi geniş.
صبر در صحرای خشک و سنگلاخ ** احمقی باشد جهان حق فراخ
Buradan çayırlığa göç. Orada ırmak kenarında yeşil otlar otla.2430
نقل کن زینجا به سوی مرغزار ** میچر آنجا سبزه گرد جویبار
Cennet gibi yemyeşil bir çayırlık. Orada yeşillikler bitmiş, ta bele kadar büyümüş.
مرغزاری سبز مانند جنان ** سبزه رسته اندر آنجا تا میان
Ne mutlu o hayvana ki oraya varır. Deve bile o yeşillikte kaybolur.
خرم آن حیوان که او آنجا شود ** اشتر اندر سبزه ناپیدا شود
Orada her yanda bir kaynak akmada. Orada hayvanlar, amana kavuşmuş, hepsi rahattaydı.
هر طرف در وی یکی چشمهی روان ** اندرو حیوان مرفه در امان
Eşek, eşekliğinden "A melun, sen oradasın da neden böyle zayıfsın?
از خری او را نمیگفت ای لعین ** تو از آنجایی چرا زاری چنین
Nerde neşen, semizliğin, nerde nurun, ferin? Neden bu sıkıntılara düşmüş bedenin böyle zayıf?2435
کو نشاط و فربهی و فر تو ** چیست این لاغر تن مضطر تو