Ona şükretme kazancının eşini göremiyorum. Tanrıya şükür, rızkı artırır.
کسب شکرش را نمیدانم ندید ** تا کشد رزق خدا رزق و مزید
Aralarındaki bahis uzadı. Nihayet sualden de kaldılar, cevaptan da.
بحثشان بسیار شد اندر خطاب ** مانده گشتند از سال و از جواب
Tilki, bundan sonra ona "Nefislerinizi, ellerinizle tehlikeye atmayın" emrini söyledi.
بعد از آن گفتش بدان در مملکه ** نهی لا تلقوا بایدی تهلکه
Kuru ve kayalık bir sahrada sabretmek ahmaklıktır. Tanrı'nın âlemi geniş.
صبر در صحرای خشک و سنگلاخ ** احمقی باشد جهان حق فراخ
Buradan çayırlığa göç. Orada ırmak kenarında yeşil otlar otla.2430
نقل کن زینجا به سوی مرغزار ** میچر آنجا سبزه گرد جویبار
Cennet gibi yemyeşil bir çayırlık. Orada yeşillikler bitmiş, ta bele kadar büyümüş.
مرغزاری سبز مانند جنان ** سبزه رسته اندر آنجا تا میان
Ne mutlu o hayvana ki oraya varır. Deve bile o yeşillikte kaybolur.
خرم آن حیوان که او آنجا شود ** اشتر اندر سبزه ناپیدا شود
Orada her yanda bir kaynak akmada. Orada hayvanlar, amana kavuşmuş, hepsi rahattaydı.
هر طرف در وی یکی چشمهی روان ** اندرو حیوان مرفه در امان
Eşek, eşekliğinden "A melun, sen oradasın da neden böyle zayıfsın?
از خری او را نمیگفت ای لعین ** تو از آنجایی چرا زاری چنین
Nerde neşen, semizliğin, nerde nurun, ferin? Neden bu sıkıntılara düşmüş bedenin böyle zayıf?2435
کو نشاط و فربهی و فر تو ** چیست این لاغر تن مضطر تو
Bu aç gözlülük, bu görmemezlik, senin yoksuzluğundandır, beylerbeyi olduğundan değil.
شرح روضه گر دروغ و زور نیست ** پس چرا چشمت ازو مخمور نیست
Madem kaynaktan geldin, neden kurusun?
این گدا چشمی و این نادیدگی ** از گدایی تست نه از بگلربگی
Madem misk ceylânısın, nerde sende misk kokusu?
چون ز چشمه آمدی چونی تو خشک ** ور تو ناف آهویی کو بوی مشک
Söylediğin, anlattığın şeylerden neden sende bir nişane yok ey yüce kişi?" diyemedi.
زانک میگویی و شرحش میکنی ** چون نشانی در تو نامد ای سنی
Bir devleti haber verende o devletin eserini ve nurunu göremezsen onun mukallit olduğuna hükmetmen lâzımdır. Bu hususta bir deve hikâyesini örnek getiriyoruz.
مثل آوردن اشتر در بیان آنک در مخبر دولتی فر و اثر آن چون نبینی جای متهم داشتن باشد کی او مقلدست در آن
Birisi, deveye "Ey izi kutlu, nerden geliyorsun?" dedi.2440
آن یکی پرسید اشتر را که هی ** از کجا میآیی ای اقبال پی
Deve dedi ki: Senin civarında bulunan sıcacık hamamdan. Adam, evet dedi, zaten dizinden belli!
گفت از حمام گرم کوی تو ** گفت خود پیداست در زانوی تو
İnatçı Firavun, Musa'nın ejderhasını görünce mühlet istedi, yumuşaklık gösterdi.
مار موسی دید فرعون عنود ** مهلتی میخواست نرمی مینمود
Akıllılar dediler ki: Bu, daha fazla sertleşmeliydi. Hani ya Tanrıydı ya!
زیرکان گفتند بایستی که این ** تندتر گشتی چو هست او رب دین
Mucize ister ejderha olsun, ister yılan. Onun Tanrılık kibri, Tanrılık hışımı ne oldu?
معجزهگر اژدها گر مار بد ** نخوت و خشم خداییاش چه شد
Oturunca "Ben yüce Tanrıyım" diyordu. Bir kurtcağız için bu yaltaklanma neden?2445
رب اعلی گر ویست اندر جلوس ** بهر یک کرمی چیست این چاپلوس
Senin nefsin, mezeyle, hurma şarabiyle sarhoşsa bil ki gayıp salkımını görmemiştir.
نفس تو تا مست نقلست و نبید ** دانک روحت خوشهی غیبی ندید
Çünkü o nuru görenlerde alâmetler vardır. Onlar, bu gurur yüzünden uzaklaşırlar.
که علاماتست زان دیدار نور ** التجافی منک عن دار الغرور
Acı suyun etrafında dönüp dolaşan kuş, tatlı suyu görmemiştir.
مرغ چون بر آب شوری میتند ** آب شیرین را ندیدست او مدد
Onun imanı da taklitten ibarettir. Canı, iman yüzünü görmemiştir.
بلک تقلیدست آن ایمان او ** روی ایمان را ندیده جان او
Mukallide yoldan da büyük bir tehlike vardır" yol kesen taşlanmış Şeytandan da.2450
پس خطر باشد مقلد را عظیم ** از ره و رهزن ز شیطان رجیم