English    Türkçe    فارسی   

5
2456-2480

  • Suyu övdü, fakat iştiyakı yoktu. Yüzünü, elbisesini yırttı, fakat âşık değildi.
  • آب را بستود و او تایق نبود  ** رخ درید و جامه او عاشق نبود 
  • Münafıkın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür, dudağındadır, kalbinde değil.
  • از منافق عذر رد آمد نه خوب  ** زانک در لب بود آن نه در قلوب 
  • Elma kokusuna sahiptir ama elmaya değil. O koku, onda ancak zarar vermek için vardır.
  • بوی سیبش هست جزو سیب نیست  ** بو درو جز از پی آسیب نیست 
  • Bütün kadınlar, savaşta saf yarmazlar, feryat ve figan ederler.
  • حمله‌ی زن در میان کارزار  ** نشکند صف بلک گردد کارزار 
  • Onu saf içinde aslan gibi görürsün, eline kılıcını almıştır ama eli titrer durur. 2460
  • گرچه می‌بینی چو شیر اندر صفش  ** تیغ بگرفته همی‌لرزد کفش 
  • Vay aklı dişi, kötü ve çirkin nefsi erkek ve atılmaya hazır olana!
  • وای آنک عقل او ماده بود  ** نفس زشتش نر و آماده بود 
  • Nihayet onun aklı alt olur. Ziyandan başka bir yere göçemez.
  • لاجرم مغلوب باشد عقل او  ** جز سوی خسران نباشد نقل او 
  • Ne mutlu aklı erkek olana, çirkin nefsi dişi ve âciz bulunana!
  • ای خنک آن کس که عقلش نر بود  ** نفس زشتش ماده و مضطر بود 
  • Cüzi aklı, erkek ve üst olursa dişi nefsini aklı, alt eder.
  • عقل جزوی‌اش نر و غالب بود  ** نفس انثی را خرد سالب بود 
  • Görünüşte dişinin saldırması da kuvvetlidir ama onun ziyanı, o eşek gibi, eşekliğindendir. 2465
  • حمله‌ی ماده به صورت هم جریست  ** آفت او هم‌چو آن خر از خریست 
  • Kadında hayvan sıfatı üstündür. Çünkü kadının renge, kokuya meyli vardır.
  • وصف حیوانی بود بر زن فزون  ** زانک سوی رنگ و بو دارد رکون 
  • O eşek de çayırlığın rengini, kokusunu duyunca elindeki bütün deliller kaçıp gitti.
  • رنگ و بوی سبزه‌زار آن خر شنید  ** جمله حجتها ز طبع او رمید 
  • Yağmura muhtaç bir susuz haline geldi, bulut yoktu, öküz açlığına uğradı, sabrı yoktu.
  • تشنه محتاج مطر شد وابر نه  ** نفس را جوع البقر بد صبر نه 
  • Babam, sabır demir kalkandır. Tanrı, kalkana "Zafer geldi çattı" yazısını yazmıştır.
  • اسپر آهن بود صبر ای پدر  ** حق نبشته بر سپر جاء الظفر 
  • Mukallit, söz arasında yüzlerce delil getirir. Fakat onları kıyas bakımından söyler, açık bir tarzda değil. 2470
  • صد دلیل آرد مقلد در بیان  ** از قیاسی گوید آن را نه از عیان 
  • Misklere bulanmıştır ama misk değildir. Kendisinde misk kokusu vardır ama pis bir şeydir ancak.
  • مشک‌آلودست الا مشک نیست  ** بوی مشکستش ولی جز پشک نیست 
  • Ey mürit, pislik, misk haline gelinceye kadar yıllarca o bahçede otlamak gerek.
  • تا که پشکی مشک گردد ای مرید  ** سالها باید در آن روضه چرید 
  • Evet, arpa yememeli eşekler gibi. Ceylâncasına Huten ülkesinde erguvan otlamak gerek.
  • که نباید خورد و جو هم‌چون خران  ** آهوانه در ختن چر ارغوان 
  • Karanfilden, yaseminden, gülden başka bir şey otlama. O ceylânlarla Huten sahrasına yürü!
  • جز قرنفل یا سمن یا گل مچر  ** رو به صحرای ختن با آن نفر 
  • Mideni o reyhanlara, güllere alıştır da peygamberlerin hikmet ve gıdasını bul. 2475
  • معده را خو کن بدان ریحان و گل  ** تا بیابی حکمت و قوت رسل 
  • Mideni şu ottan, arpadan vazgeçir, reyhan ve gül yemeye başla.
  • خوی معده زین که و جو باز کن  ** خوردن ریحان و گل آغاز کن 
  • Ten midesi, insanı samanlığa çeker. Gönül midesi reyhanlığa.
  • معده‌ی تن سوی کهدان می‌کشد  ** معده‌ی دل سوی ریحان می‌کشد 
  • Ot ve arpa yiyen kurban olur. Tanrı nuriyle gıdalanan Kuran olur.
  • هر که کاه و جو خورد قربان شود  ** هر که نور حق خورد قرآن شود 
  • Senin yarın pisliktir, yarın misk. Kendine gel de pisliği değil, Çin miskini artır.
  • نیم تو مشکست و نیمی پشک هین  ** هین میفزا پشک افزا مشک چین 
  • O mukallitte yüzlerce delil, yüzlerce söz vardır. Ama dile getirince görürsün ki onlarda can yok. 2480
  • آن مقلد صد دلیل و صد بیان  ** در زبان آرد ندارد هیچ جان