English    Türkçe    فارسی   

5
2542-2566

  • Ev sahibi, peki dedi. A amcasının canı, eşekleri yakalıyorlar. Sen eşek değilsin ya, bundan ne tasan var senin?
  • Adam dedi ki: Bu işe öyle bir girişmişler, öyle kızışmışlar ki beni bile eşek diye yakalarlarsa şaşılmaz.
  • Eşek yakalamaya el atmışlar, hiçbir şey farketmiyorlar artık!
  • Bir şeyi fark etmeyen kişiler, başımıza geçerlerse eşeğin sahibini de eşek diye götürürler mi, götürürler! 2545
  • Fakat bizim şehrimizin padişahı, abes iş yapmaz. Onun temyiz hassası vardır. O her şeyi duyar, her şeyi görür.
  • Adam ol da eşek tutanlardan korkma. Ey zamanenin İsası, eşek değilsin sen, ürkme.
  • Dördüncü kat gök, senin nurunla dolu. Hâşa, senin durağın ahır değildir.
  • Sen, bir iş için ahırdasın ama gökyüzünden de yücesin sen, yıldızlardan da.
  • İmrahor başkadır, eşek başka. Her ahıra giden eşek değildir. 2550
  • Neden böyle eşeğin kuyruğuna yapıştık, ardına düştük? Gül bahçesinden, güllerden bahset.
  • Narı, turuncu, elma dalını söyle. Şarabı ve sayısız güzelleri anlat.
  • Yahut dalgası inci olan, incisi söyleyen, gören denizi,
  • Yahut gül devşiren, yumurtaları altından, gümüşten olan kuşları söyle.
  • Yahut da ceylânları besleyen, hem sırt üstü, hem yüzükoyun uçan doğan kuşlarından bahset. 2555
  • Alemde gizli merdivenler vardır, basamak basamak tâ göğe kadar.
  • Her bulutun başka bir merdiveni vardır, her gidişin başka bir göğü.
  • Her biri, öbürünün halinden bihaberdir. Geniş bir ülkedir, ne başı var, ne sonu!
  • Bu, o neden böyle hoş diye şaşmaktadır; o, bu neden böyle şaşıyor diye hayrette.
  • Yeryüzü sahası geniştir. Orada her ağaç, yerden baş vermiş, boy atmıştır. 2560
  • Ağaçlardaki yapraklarla dallar, ne de güzel ülke, ne de geniş saha diye şükrederler.
  • Bülbüller, yediğin şeyden bize de vei' diye kıvrım kıvrım çiçeklerin çevrelerinde uçuşur, ötüşürler.
  • Bu sözün sonu yoktur. Sen yine o tilkinin, aslanın, o illetin ve açlığın hikâyesine dön!
  • Tilkinin, eşeği aslanın yanına götürmesi, eşeğin aslandan kaçışı, tilkinin aslanı eşek daha uzaktayken neden acele ettin? diye azarlaması, Aslanın özür getirerek git, bir daha kandır diye tilkiye yalvarması
  • Tilki, eşeği alıp çayırlığa götürdü. Aslan, ona saldırıp paramparça edecekti.
  • Eşek, aslandan uzaktı. Eşeği görünce hırsından yaklaşmasına sabredemedi. 2565
  • Birden korkunç bir surette kükredi. Fakat kı-mıldıyacak kuvveti yoktu zaten.