Her biri, öbürünün halinden bihaberdir. Geniş bir ülkedir, ne başı var, ne sonu!
هر یکی از حال دیگر بیخبر ** ملک با پهنا و بیپایان و سر
Bu, o neden böyle hoş diye şaşmaktadır; o, bu neden böyle şaşıyor diye hayrette.
این در آن حیران که او از چیست خوش ** وآن درین خیره که حیرت چیستش
Yeryüzü sahası geniştir. Orada her ağaç, yerden baş vermiş, boy atmıştır.2560
صحن ارض الله واسع آمده ** هر درختی از زمینی سر زده
Ağaçlardaki yapraklarla dallar, ne de güzel ülke, ne de geniş saha diye şükrederler.
بر درختان شکر گویان برگ و شاخ ** که زهی ملک و زهی عرصهی فراخ
Bülbüller, yediğin şeyden bize de vei' diye kıvrım kıvrım çiçeklerin çevrelerinde uçuşur, ötüşürler.
بلبلان گرد شکوفهی پر گره ** که از آنچ میخوری ما را بده
Bu sözün sonu yoktur. Sen yine o tilkinin, aslanın, o illetin ve açlığın hikâyesine dön!
این سخن پایان ندارد کن رجوع ** سوی آن روباه و شیر و سقم و جوع
Tilkinin, eşeği aslanın yanına götürmesi, eşeğin aslandan kaçışı, tilkinin aslanı eşek daha uzaktayken neden acele ettin? diye azarlaması, Aslanın özür getirerek git, bir daha kandır diye tilkiye yalvarması
بردن روبه خر را پیش شیر و جستن خر از شیر و عتاب کردن روباه با شیر کی هنوز خر دور بود تعجیل کردی و عذر گفتن شیر و لابه کردن روبه را شیر کی برو بار دگرش به فریب
Tilki, eşeği alıp çayırlığa götürdü. Aslan, ona saldırıp paramparça edecekti.
چونک بر کوهش بسوی مرج برد ** تا کند شیرش به حمله خرد و مرد