English    Türkçe    فارسی   

5
2568-2592

  • Tilki dedi ki: A padişahım, kavga zamanında neden sabretmedin?
  • گفت روبه شیر را ای شاه ما  ** چون نکردی صبر در وقت وغا 
  • O sapık, sana yaklaşsaydı hafif bir saldırışta ona üstün gelirdin.
  • تا به نزدیک تو آید آن غوی  ** تا باندک حمله‌ای غالب شوی 
  • Acele, Şeytanın hilesidir; sabır ve tedbir, Tanrının lûtfu. 2570
  • مکر شیطانست تعجیل و شتاب  ** لطف رحمانست صبر و احتساب 
  • O uzaktaydı, hamleni görüp kaçtı. Zayıflığını anladı, yüzünün suyunu döktü.
  • دور بود و حمله را دید و گریخت  ** ضعف تو ظاهر شد و آب تو ریخت 
  • Aslan, kuvvetim yerinde sandım, dedi, bu derece halsiz kaldığımı zannetmiyordum.
  • گفت من پنداشتم بر جاست زور  ** تا بدین حد می‌ندانستم فتور 
  • Fakat açlık ve ihtiyacım hadden aştı. Açlıktan sabrım da kayboldu, aklım da.
  • نیز جوع و حاجتم از حد گذشت  ** صبر و عقلم از تجوع یاوه گشت 
  • Elinden gelirse bir kere daha onu baştan çıkar, buraya getir.
  • گر توانی بار دیگر از خرد  ** باز آوردن مر او را مسترد 
  • Düzenlerle onu buraya getirmeye çalış. Sana pek minnettar olurum. 2575
  • منت بسیار دارم از تو من  ** جهد کن باشد بیاری‌اش به فن 
  • Tilki, evet dedi; Tanrı yardım eder de körlükle gözünü bağlar.
  • گفت آری گر خدا یاری دهد  ** بر دل او از عمی مهری نهد 
  • Çektiği korkuyu unutursa ne âlâ. Bu da, onun eşekliğinden uzak değildir.
  • پس فراموشش شود هولی که دید  ** از خری او نباشد این بعید 
  • Fakat onu kandırır da buraya getirirsem yine acele edip emeğimi yele verme.
  • لیک چون آرم من او را بر متاز  ** تا ببادش ندهی از تعجیل باز 
  • Aslan dedi ki: Evet, sınadım, anladım ki pek. halsizim, bedenimde fer kalmamış.
  • گفت آری تجربه کردم که من  ** سخت رنجورم مخلخل گشته تن 
  • Eşek tamamiyle bana yaklaşmadıkça yerimden bile kımıldamam. Kendimi öylece uyur gösteririm. 2580
  • تا به نزدیکم نیاید خر تمام  ** من نجنبم خفته باشم در قوام 
  • Tilki yola düştü. "Aman padişahım, sen bana. himmet et de aklını bir gaflet bürüsün.
  • رفت روبه گفت ای شه همتی  ** تا بپوشد عقل او را غفلتی 
  • Eşek, her kötü kişiye kanmamak için Tanrı'ya? tövbeler etmiştir.
  • توبه‌ها کردست خر با کردگار  ** که نگردد غره‌ی هر نابکار 
  • Onun tövbelerini hilelerimle bozayım. Biz, aklın ve aydın ahdin düşmanıyız.
  • توبه‌هااش را به فن بر هم زنیم  ** ما عدوی عقل و عهد روشنیم 
  • Eşek başı, çocuklarımızın topudur, eşek fikri, elimizin oyuncağı!" diyordu.
  • کله‌ی خر گوی فرزندان ماست  ** فکرتش بازیچه‌ی دستان ماست 
  • Zühal yıldızının devrinden meydana gelen aklın, aklı küll'e karşı ne değeri vardır? 2585
  • عقل که آن باشد ز دوران زحل  ** پیش عقل کل ندارد آن محل 
  • O akıl, Utarit'le Zühal'den feyiz alır, bilgi sahibi olur. Bizse sıfatı lütuf ve ihsan olan Tanrı kereminden feyiz alır, bilgi sahibi oluruz.
  • از عطارد وز زحل دانا شد او  ** ما ز داد کردگار لطف‌خو 
  • Turamızın kıvrımı, "Tanrı, insana bilgi öğretti" âyetidir. Maksatlarımız, Tanrı indindeki bilgidir.
  • علم الانسان خم طغرای ماست  ** علم عند الله مقصدهای ماست 
  • O aydın güneş, bizi terbiye etmiştir. O yüzden "Rabbim, yücelerin yücesidir" der dururuz.
  • تربیه‌ی آن آفتاب روشنیم  ** ربی الاعلی از آن رو می‌زنیم 
  • Tilki, eşek hilemizi sınadıysa da bununla bera-berbu hileye yüzlerce sınamayı unutur gider.
  • تجربه گر دارد او با این همه  ** بشکند صد تجربه زین دمدمه 
  • Belki o gevşek huylu tövbesini bozar da bunun seyyiesine uğrar demekteydi. 2590
  • بوک توبه بشکند آن سست‌خو  ** در رسد شومی اشکستن درو 
  • Aht ve tövbeyi bozmak, insanı belâya uğratır. Hattâ çarpar. Nitekim cumartesi günleri, iş işlememeye memur olan yahudilerle İsa'nın maidesini yiyenler hakkında "Onları çarpıp maymun ve domuz haline getirdik" dendi. Bu ümmette, gönül çarpılır, kıyametteyse bedene gönlün suretini verirler.
  • در بیان آنک نقض عهد و توبه موجب بلا بود بلک موجب مسخ است چنانک در حق اصحاب سبت و در حق اصحاب مایده‌ی عیسی و جعل منهم القردة و الخنازیر و اندرین امت مسخ دل باشد و به قیامت تن را صورت دل دهند نعوذ بالله 
  • Ahdi, tövbeyi bozmak, sonunda insanı lanete uğratır.
  • نقض میثاق و شکست توبه‌ها  ** موجب لعنت شود در انتها 
  • Cumartesi günlerinde iş işlememeye memur olan Yahudiler, tövbelerini bozdular da çarpılıp helak oldular.
  • نقض توبه و عهد آن اصحاب سبت  ** موجب مسخ آمد و اهلاک و مقت