English    Türkçe    فارسی   

5
2744-2768

  • Şu yerinden kımıldamıyan dağlar da sana âşıkların sebatını söyler.
  • Gerçi oğul, o mânadır, bunlar suret. Fakat anlayışa yaklaştırmak için lâzım bu. 2745
  • Kederi, dikene benzetirler. Dikenin kendisi değildir, bu benzetiş, ancak uyandırmak, anlatmak içindir.
  • Katı gönüle taş derler. Gönlün taşla münasebeti yoktur, fakat bir örnektir verirler işte.
  • Düşünce de onun tıpkısı olmaz. Fakat öyle değildir deme de ayıbı benzetişe, anlatışa ver.
  • Şeyhin bir gün içinde dört kere zembille dilenmek üzere Tanrı buyruğiyle bir beyin evine gitmesi, beyin onu azarlayıp kötü söylemesi, Şeyhin de özür dilemesi
  • Şeyh bir günde yoksul gibi dört kere bir beyin köşküne gitti.
  • Zembili elinde, Tanrı için canı yaratan, sizden bir lokma ekmek istiyor sözleri dilindeydi. 2750
  • Oğul, bunlar, aklı küll'ü bile şaşırtan, sersem eden tersine çakılmış nallardır.
  • Bey, onu görünce : Kötü kişi dedi, sana bir şey söyleyeceğim ama bana nekes deme.
  • Bu ne küstahlık, bu ne utanmaz yüz, bu ne çeşit iş? Bir günde tam dört kere geliyorsun.
  • A Şeyh, burada seninle mukayyet olacak kim var ki ? Ben senin gibi küstah bir dilenci görmedim.
  • Dilencilerin namusunu berbat ettin. Bu yaptığın, ne çirkin Abbaslık? 2755
  • Abbası Debs, senin hizmetkârın olamaz. Bu şom nefis, hiçbir mülhitte olmasın.
  • Şeyh dedi ki: Beyim, sus, ben emir kuluyum. İçimdeki ateşi bilmiyorsun, bu kadar coşma.
  • Ekmek için kendimde bir hırs görseydim ekmek isteyen karnımı deşerdim.
  • Yedi yıl bu bedenim, aşk ateşiyle yandı kavruldu. Çöllerde asma yaprağı yedim, onunla geçindim.
  • Hattâ taze, yahut kuru yaprak yemeden bu bedenimin rengi yemyeşil oldu. 2760
  • İnsanlar atasının suretinde, perdesinde bulundukça âşıklara öyle pek serserice bakma.
  • Akıllı fikirli kişiler, kılı kırk yardılar. Heyet (kozmoğrafya) bilgisini elde ettiler.
  • Neyrencat, sihir ve felsefeyi, hakkiyle belleyemedilerse de,
  • Mümkün olduğu kadar çalıştılar, elde ettiler, bütün akranlarını geçtiler.
  • Aşk, kıskançlığından kendisini gizledi. Böyle bir güneş, onlardan gizli kaldı. 2765
  • Gündüzün yıldızları gören keskin gözden güneş, yüzünü gizledi.
  • Bundan geç de öğütümü dinle. Âşıkları aşk göziyle gör.
  • Vakit dar, can da kuşkuda. Artık sana özür getirmesine imkân yok.