- Senin bu yaptığını iki yüz ana yapamaz. İsa bile bunu Azer’e yapmadı. 275
- این که تو کردی دو صد مادر نکرد ** عیسی از افسونش با عازر نکرد
- Senin yüzünden canım hemencecik ecelden kurtuldu. Azer de dirildi ama o anda yine öldü.
- از تو جانم از اجل نک جان ببرد ** عازر ار شد زنده زان دم باز مرد
- Arap o gece Peygambere konuk oldu, bir keçiden sağılan sütün yarısını ancak yiyebildi, ağzını silip çekildi.
- گشت مهمان رسول آن شب عرب ** شیر یک بز نیمه خورد و بست لب
- Peygamber süt iç, yufka ekmeği ye diye ısrar ettiyse de Vallahi dedi, riyasız doydum.
- کرد الحاحش بخور شیر و رقاق ** گفت گشتم سیر والله بینفاق
- Bu, ne tekellüf, ne sıkılma, ne de hile. Dün geceden daha ziyade doydum.
- این تکلف نیست نی ناموس و فن ** سیرتر گشتم از آنک دوش من
- Bütün ev halkı şaştılar. Bu kandil, şu bir kara zeytin yağı ile nasıl doldu diye hayretlere düştüler. 280
- در عجب ماندند جمله اهل بیت ** پر شد این قندیل زین یک قطره زیت
- Bir ebabil kuşunun gıdası, böyle bir fili nasıl doyurdu dediler.
- آنچ قوت مرغ بابیلی بود ** سیری معدهی چنین پیلی شود
- Kadın, erkek, o fil bedenli, bir sineğin yiyeceğini yiyor diye fısıldaşmaya başladılar.
- فجفجه افتاد اندر مرد و زن ** قدر پشه میخورد آن پیلتن
- Kafirliğin hırs ve vehmi baş aşağı düştü, ejderha bir karıncanın gıdası ile doydu.
- حرص و وهم کافری سرزیر شد ** اژدها از قوت موری سیر شد
- Kafirliğin aç gözlülüğü ondan gitti, iman gıdası onu semirtti geliştirdi.
- آن گدا چشمی کفر از وی برفت ** لوت ایمانیش لمتر کرد و زفت
- Öküz açlığı illetine tutunan adam, Meryem gibi cennet meyvesini gördü. 285
- آنک از جوع البقر او میطپید ** همچو مریم میوهی جنت بدید
- Cennet meyvesi, bedenine koştu, ulaştı. Cehennem gibi olan midesi, yatıştı rahatladı.
- میوهی جنت سوی چشمش شتافت ** معدهی چون دوزخش آرام یافت
- Ey imandan yalnız bir lafa kanan, ununla kanaat eden kişi, zaten iman yüce bir nimettir, büyük bir gıdadır.
- ذات ایمان نعمت و لوتیست هول ** ای قناعت کرده از ایمان به قول
- ”Şeytanın, benim elimdem müslüman oldu” hadisine göre can gıdası olan nur, ruha eş ve dost olmak için velilerin cisimlerine gıda olur.
- بیان آنک نور که غذای جانست غذای جسم اولیا میشود تا او هم یار میشود روح را کی اسلم شیطانی علی یدی
- Gerçi ruh gıdası canın ve gözün yediği bir gıdadır; fakat oğul, cismin de ondan nasibi vardır.
- گرچه آن مطعوم جانست و نظر ** جسم را هم زان نصیبست ای پسر
- Şeytana benzeyen beden, onu yemeseydi Resül benim Şeytanım Müslüman olmuştur buyurmazdı.
- گر نگشتی دیو جسم آن را اکول ** اسلم الشیطان نفرمودی رسول
- Ölüyü dirilten o yemekten Şeytan yiyip içmese nasıl olur da Müslüman olur? 290
- دیو زان لوتی که مرده حی شود ** تا نیاشامد مسلمان کی شود
- Şeytan dünyaya aşıktır. Kördür, sağırdır. Bir aşkı başka bir aşk giderebilir.
- دیو بر دنیاست عاشق کور و کر ** عشق را عشقی دگر برد مگر
- Yakıynin gizli evinde yer, içerse yavaş yavaş aşk pılı pırtısını oraya çeker götürür.
- از نهانخانهی یقین چون میچشد ** اندکاندک رخت عشق آنجا کشد
- Ey karnına haris olan böylece yücel. Bunun yolu, ancak yiyeceğini değiştirmedir.
- یا حریص االبطن عرج هکذا ** انما المنهاج تبدیل الغذا
- Ey kalp hastası, ilaca sarıl. Bütün tedbir, mizacı değiştirmeden ibarettir.
- یا مریض القلب عرج للعلاج ** جملة التدبیر تبدیل المزاج
- Ey yemeğe rehin düşüp hapiste kalan, sütten kesilmeye tahammül edersen yakında kurtulursun. 295
- ایها المحبوس فی رهن الطعام ** سوف تنجو ان تحملت الفطام
- Açlıkta bir çok yemekler var. Onları ara, onları dile ey onlardan nefret eden.
- ان فیالجوع طعام وافر ** افتقدها وارتج یا نافر
- Nurla gıdalan, göze benze. Ey insanların hayırlısı meleklere uy.
- اغتذ بالنور کن مثل البصر ** وافق الاملاک یا خیر البشر
- Melek gibi Allahyı tesbih etmeyi kendine gıda yap da melekler gibi ezadan kurtul.
- چون ملک تسبیح حق را کن غذا ** تا رهی همچون ملایک از اذا
- Cebrail murdar şeylere hiç bakmamakta, onların etrafında dönüp dolaşmamakta. Böyle olduğu halde kuvvet bakımından herkes den aşağı mıdır ki?
- جبرئیل ار سوی جیفه کم تند ** او به قوت کی ز کرکس کم زند