English    Türkçe    فارسی   

5
2758-2782

  • Ekmek için kendimde bir hırs görseydim ekmek isteyen karnımı deşerdim.
  • Yedi yıl bu bedenim, aşk ateşiyle yandı kavruldu. Çöllerde asma yaprağı yedim, onunla geçindim.
  • Hattâ taze, yahut kuru yaprak yemeden bu bedenimin rengi yemyeşil oldu. 2760
  • İnsanlar atasının suretinde, perdesinde bulundukça âşıklara öyle pek serserice bakma.
  • Akıllı fikirli kişiler, kılı kırk yardılar. Heyet (kozmoğrafya) bilgisini elde ettiler.
  • Neyrencat, sihir ve felsefeyi, hakkiyle belleyemedilerse de,
  • Mümkün olduğu kadar çalıştılar, elde ettiler, bütün akranlarını geçtiler.
  • Aşk, kıskançlığından kendisini gizledi. Böyle bir güneş, onlardan gizli kaldı. 2765
  • Gündüzün yıldızları gören keskin gözden güneş, yüzünü gizledi.
  • Bundan geç de öğütümü dinle. Âşıkları aşk göziyle gör.
  • Vakit dar, can da kuşkuda. Artık sana özür getirmesine imkân yok.
  • Sen anla da o sözü bekleme. Âşıkların gönüllerini az incit.
  • Sen bu neşeyi anlayamamışsın. Bari ağır ol, ihtiyatı bırakma. 2770
  • Mutlaka yapılması lâzım şey var, yapılsa da olur, yapılmasa da olur iş var, bir de yapılmasına imkân olmayan var. Sen bu ikisinin ortasını tut, ihtiyatta caiz olanı gözet ey bu kavme sonradan gelip katılan kişi!
  • Beyin, Şeyhin öğütünü duyunca ağlaması ye Şeyhin özündeki doğruluğun ona aksetmesi, o küstahlıktan sonra hazinesini Şeyhe bağışlaması, Şeyhin, ben buyruksuz alıp kullanamam diyerek kabul etmemesi
  • Şeyh bu sözleri söyleyip hay hayla ağlamaya koyuldu, gözyaşları yeryüzünü ıslatmaya başladı.
  • Şeyhin doğruluğu, beyin içine aksetti. Aşk, her an bir görülmemiş çömlek kaynatır durur.
  • Aşıkın doğruluğu cansız bir şeye bile tesir eder. Bilen bir kişinin gönlüne dokunsa şaşılır mı?
  • Musa'nın doğruluğu, sopaya ve dağa tesir etti, hattâ azametli denize bile dokundu. 2775
  • Ahmed'in doğruluğu ayın yüzüne tesir etti. Hatta parlak güneşin bile yolunu vurdu.
  • İkisi yüzyüze verip feryada başladılar. Emîr de ağlamaya kovuldu, fakir de.
  • Uzun bir müddet ağlaştılar. Sonra bey dedi ki: Ulu kişi, kalk!
  • Hazineden ne dilersen al. Bunun gibi yüzlerce ihsana müstahaksın ya, fakat gönlünün dilediğini devşir.
  • O, senindir. Neye meylin varsa al. Zaten sana iki âlem bile dar gelmede. 2780
  • Şeyh dedi ki: Bana böyle izin vermediler. Elinle dilediğin şeyi al demediler.