پس ز زیر بوریا پر کن تو مشت ** ده به دست سایل بشکسته پشت
Bundan böyle ardı arası kesilmeyecek, sonu gelmeyecek olan ihsanımızdan ver. Değerli inci isteyenlere hemen bahşet.
بعد ازین از اجر نامومنون بده ** هر که خواهد گوهر مکنون بده
Yürü, "Tanrı eli, onların elleri üstündedir" sırrı sana verildi. Tanrı eli gibi sebepsiz, vesilesiz rızık saç.2795
رو ید الله فوق ایدیهم تو باش ** همچو دست حق گزافی رزق پاش
Borçluları borcundan kurtar. Alem döşemesini yağmur gibi yeşert.
وام داران را ز عهده وا رهان ** همچو باران سبز کن فرش جهان
Bu yıl da işi buydu ancak. Din rabbinin kesesinden boyuna altın verirdi.
بود یک سال دگر کارش همین ** که بدادی زر ز کیسهی رب دین
Kara toprak, elinde altın kesilirdi. Hâtemi Tay, onun safında âdeta bir yoksuldu.
زر شدی خاک سیه اندر کفش ** حاتم طایی گدایی در صفش
Şeyhin, isteyen kişi söylemeden içindekini bilmesi, borçluların ne kadar borcu olduğunu anlaması. Bu "Halkıma benim sıfatlarımla görün" hadîsi kutsinin nişanesidir.
دانستن شیخ ضمیر سایل را بی گفتن و دانستن قدر وام وامداران بی گفتن کی نشان آن باشد کی اخرج به صفاتی الی خلقی
Yoksul, ihtiyacını söylemese de o bilir, ne kadar ihtiyacı varsa verirdi.
حاجت خود گر نگفتی آن فقیر ** او بدادی و بدانستی ضمیر
O beli bükülmüş yoksulun gönlünde ne varsa ne fazla, ne noksan, o kadar verirdi ona.2800
آنچ در دل داشتی آن پشتخم ** قدر آن دادی بدو نه بیش و کم
Ona, ne bildin ki bu kadar istiyor, bunu nerden anladın? derlerdi.
پس بگفتندی چه دانستی که او ** این قدر اندیشه دارد ای عمو
Derdi ki: Gönül evi bomboş, cennet gibi nasıl ki orada da (cennette) fakr ve ihtiyâç yoktur âdeta.
او بگفتی خانهی دل خلوتست ** خالی از کدیه مثال جنتست
Orada yalnız Tanrı sevgisi var. Onun vuslatı hayalinden başka hiç kimsecikler yok.
اندرو جز عشق یزدان کار نیست ** جز خیال وصل او دیار نیست
Ben evi, iyi kötü, her şeyden sildim, süpürdüm. Evim, tek Tanrının sevgisiyle dolu.
خانه را من روفتم از نیک و بد ** خانهام پرست از عشق احد
Orada Tanrıdan başka ne görürsem benim malan değildir, benden bit şey isteyen yoksulun malıdır.2805
هرچه بینم اندرو غیر خدا ** آن من نبود بود عکس گدا
Suda bir hurma fidanı, yahut hurmanın kırılıp eğilmiş, yeni aya dönmüş dalı görününce o akis, dışarıdaki fidanın, dışarıdaki dalın aksidir.
گر در آبی نخل یا عرجون نمود ** جز ز عکس نخلهی بیرون نبود
Suda bir suret görürsen o, dışarıda bulunan şeyin aksidir yiğidim.
در تگ آب ار ببینی صورتی ** عکس بیرون باشد آن نقش ای فتی
Fakat suyun pislikten arınması için beden ırmağını temizlemek, arıtmak şarttır.
لیک تا آب از قذی خالی شدن ** تنقیه شرطست در جوی بدن
Bu suretle onda bir bulanıklık ve çerçöp kalmamalı ki yüzün, içine aksetsin, görünsün.
تا نماند تیرگی و خس درو ** تا امین گردد نماید عکس رو
A adamcağız, bedeninde toprakla karışmış sudan başka ne var? Söyle. A gönül düşmanı, suyu, topraktan arıt.2810
جز گلابه در تنت کو ای مقل ** آب صافی کن ز گل ای خصم دل
Halbuki sen, her an yemekle, içmekle o dereye daha fazla toprak dökmede, o suyu daha fazla bulandırmadasın.
تو بر آنی هر دمی کز خواب و خور ** خاک ریزی اندرین جو بیشتر