English    Türkçe    فارسی   

5
2899-2923

  • Ey bu yolu adım adım adımlamaya karar veren kişi, sen hamın hamısın, hamın hamısın, hamın hamı!
  • Değirmen taşının dönüşünü gördün, bari gel de dereyi de gör. 2900
  • Toprağı, tozu havalanmış görmedesin, toprağın arasında yeli de gör.
  • Düşünce kaplarını kaynar görmedesin, aklın başına devşir de ateşe de bak.
  • Tanrı, Eyyub'a ihsanlarını söylerken ben, senin her kılına bir sabır verdim dedi.
  • Kendine gel de sabrına bu kadar bakma. Sabrı gördün, sabır vereni de gör.
  • Dolabın dönüşünü ne vakte dek göreceksin? Başını çevir de hızlı ve coşkun coşkun akan suyu da gör. 2905
  • Görüyorum deyip duruyorsun ama onu .görmenin birçok ayan beyan nişaneleri vardır.
  • Şöyle denizin köpüğünü görüverdin mi hayran olman lâzım ki denizi de göresin.
  • Köpüğü gören, sırlar söyler. Fakat denizi gören şaşırır kalır.
  • Köpüğü gören, niyetlerde bulunur; denizi gören, gönlünü deniz haline getirir.
  • Köpükleri gören, onları sayar döker. Denizi görenin irade ve ihtiyarı kalmaz. 2910
  • Köpüğü gören dönüp dolaşmaya düşer. Denizi görende hiçbir gıllügiş kalmaz.
  • Müslümanın bir Mecusiyi dine davet etmesi. Şeytanın, Tanrı kapısındaki hali
  • Bir adam, Mecusinin birine, yahu, gel de müslüman ol, müslümanlar arasına karış dedi.
  • Mecusi dedi ki: Tanrı dilerse imana gelirim, ihsanını çoğaltırsa yakın elde ederim dedi.
  • Müslüman dedi ki: Tanrı, senin imana gelmeni canını cehennemden kurtarmak diler.
  • Ama kötü nefsin, o çirkin Şeytanın seni küfür tarafının, kilisenin bulunduğu yere çekmektedir. 2915
  • Mecusi, ey insaf sahibi dedi, mademki onlar üstün, ben de güçlü kuvvetli, olana dost olurum.
  • Üstün olana dost olabilir, beni daha fazla ve kuvvetle çekenin bulunduğu yere gidebilirim.
  • Tanrı, benden adamakıllı öz doğruluğu istiyormuş. Dileği yerine gelmedikten sonra ne fayda?
  • Nefis ve Şeytan, kendi dileğini yürüttükten sonra Tanrı inayeti kahroldu, paramparça oldu demektir
  • Sen bir köşk, bir saray yaparsın. Onu yüzlerce nakışlarla, resimlerle bezersin. 2920
  • Sen Onun bir hayır yurdu, bir mescit olmasını istersin ama başka biri çıkar gelir, orayı kilise, manastır yapar.
  • Yahut da sen bir kumaş dokur, ondan giyinmek için kendine bir kaftan yapmak istersin.
  • Sen kaftan istersin ama düşman, inadı yüzünden senin rağmine o kumaştan bir şalvar yapar.