Birisi ağacın tepesine çıkmış, hırsızcasına şiddetle ağacı silkiyor, meyvalarını döküyordu.
آن یکی میرفت بالای درخت ** میفشاند آن میوه را دزدانه سخت
Bağ sahibi gelip a alçak dedi, Tanrı'dan utanmıyor musun? Bu yaptığın ne?
صاحب باغ آمد و گفت ای دنی ** از خدا شرمیت کو چه میکنی
Hırsız dedi ki: Tanrı bağından Tanrı kulu, Tanrı'nın ihsan ettiği hurmayı yerse,
گفت از باغ خدا بندهی خدا ** گر خورد خرما که حق کردش عطا
Âdice ne kınıyorsun, gani Tanrı'nın ihsanını neden kıskanıyorsun?3080
عامیانه چه ملامت میکنی ** بخل بر خوان خداوند غنی
Bağ sahibi, hizmetçisine Aybek, dedi, getir o ipi de şu adama cevap vereyim.
گفت ای ایبک بیاور آن رسن ** تا بگویم من جواب بوالحسن
İp gelince hırsızı ağaca bir güzelce bağladı. Arkasına, ayaklarına vurarak onu adamakıllı dövmeye başladı.
پس ببستش سخت آن دم بر درخت ** میزد او بر پشت و ساقش چوب سخت
Hırsız, yahu dedi, Tanrı'dan utan, bu suçsuz günahsız kulu öldürüyorsun.
گفت آخر از خدا شرمی بدار ** میکشی این بیگنه را زار زار
Bağcı dedi ki: Tanrının kulu, başka bir kulunu Tanrı sopasiyle güzelce dövüyor.
گفت از چوب خدا این بندهاش ** میزند بر پشت دیگر بنده خوش
Sopa da Tanrının, arka da, yan da. Ben, ancak onun kulu ve buyruğunun aletiyim.3085
چوب حق و پشت و پهلو آن او ** من غلام و آلت فرمان او
Hırsız, cebirden tövbe ettim, ihtiyar vardır, vardır, var dedi.
گفت توبه کردم از جبر ای عیار ** اختیارست اختیارست اختیار
Kutlardaki ihtiyarları, onun ihtiyarı var etti. Onun ihtiyarı bir atlıdır, bizim ihtiyarımıza binmiş-
اختیارات اختیارش هست کرد ** اختیارش چون سواری زیر گرد
Tanrı ihtiyarı, bizim ihtiyarımızı meydana getirmiştir. Emir, ancak ihtiyara dayanır.
اختیارش اختیار ما کند ** امر شد بر اختیاری مستند
Her mahlûkun, ihtiyarsız gibi görünen muktedir bir hâkimi vardır ki,
حاکمی بر صورت بیاختیار ** هست هر مخلوق را در اقتدار
Onu ihtiyarsız bir surette çekip avlar. Zeydin kulağını tutup bir yana çeker.3090
تا کشد بیاختیاری صید را ** تا برد بگرفته گوش او زید را
Fakat ihtiyacı olmıyan Tanrı, hiçbir aleti olmaksızın, o kulun ihtiyarını, kendisine kement yapar.
لیک بی هیچ آلتی صنع صمد ** اختیارش را کمند او کند
Zeydi, kendi ihtiyarı, bağlar.Tanrı da köpeksiz, tuzaksız onu avlar.
اختیارش زید را قدیش کند ** بیسگ و بیدام حق صیدش کند
O dülger tahtaya hâkimdir, o ressam güzelliğe hâkim.
آن دروگر حاکم چوبی بود ** وآن مصور حاکم خوبی بود
Demirci, demire hâkimdir, mimar, alete hâkim.
هست آهنگر بر آهن قیمی ** هست بنا هم بر آلت حاکمی
Şaşılacak şey, görülmemiş nesne şudur ki bunca ihtiyar, kul gibi onun ihtiyarına secde eder.3095
نادر این باشد که چندین اختیار ** ساجد اندر اختیارش بندهوار
Cansız şeylere kudretin var, fakat bu kudretin, onlardaki cansızlığı giderdi mi?
قدرت تو بر جمادات از نبرد ** کی جمادی را از آنها نفی کرد
Onun kudreti de tıpkı bunun gibi kulların ihtiyarlarını gidermez.
قدرتش بر اختیارات آنچنان ** نفی نکند اختیاری را از آن
İstersen onun kudret ve ihtiyarını kemaliyle söyle. Bu, cebir ve sapıklık olmaz.
خواستش میگوی بر وجه کمال ** که نباشد نسبت جبر و ضلال
Benim küfrüm onun dileğidir dedin ama bil ki senin de bu küfürde bir dileğin var.
چونک گفتی کفر من خواست ویست ** خواست خود را نیز هم میدان که هست
3100, Çünkü sen istemedikçe kâfir olmazsın. Dileksiz küfür, tenakuzdur. Hem kâfirsin, hem de küfrü istemiyorsun, böyle şey olur mu?3100
زانک بیخواه تو خود کفر تو نیست ** کفر بیخواهش تناقض گفتنیست
Âcize emir vermek hem kötü bir şeydir, hem çirkin bir şey. Âcize kızmak, gazap etmekse bundan da beterdir, hele merhamet sahibi Tanrı kızar, gazap ederse!
امر عاجز را قبیحست و ذمیم ** خشم بتر خاصه از رب رحیم