English    Türkçe    فارسی   

5
3087-3111

  • Kutlardaki ihtiyarları, onun ihtiyarı var etti. Onun ihtiyarı bir atlıdır, bizim ihtiyarımıza binmiş-
  • اختیارات اختیارش هست کرد  ** اختیارش چون سواری زیر گرد 
  • Tanrı ihtiyarı, bizim ihtiyarımızı meydana getirmiştir. Emir, ancak ihtiyara dayanır.
  • اختیارش اختیار ما کند  ** امر شد بر اختیاری مستند 
  • Her mahlûkun, ihtiyarsız gibi görünen muktedir bir hâkimi vardır ki,
  • حاکمی بر صورت بی‌اختیار  ** هست هر مخلوق را در اقتدار 
  • Onu ihtiyarsız bir surette çekip avlar. Zeydin kulağını tutup bir yana çeker. 3090
  • تا کشد بی‌اختیاری صید را  ** تا برد بگرفته گوش او زید را 
  • Fakat ihtiyacı olmıyan Tanrı, hiçbir aleti olmaksızın, o kulun ihtiyarını, kendisine kement yapar.
  • لیک بی هیچ آلتی صنع صمد  ** اختیارش را کمند او کند 
  • Zeydi, kendi ihtiyarı, bağlar.Tanrı da köpeksiz, tuzaksız onu avlar.
  • اختیارش زید را قدیش کند  ** بی‌سگ و بی‌دام حق صیدش کند 
  • O dülger tahtaya hâkimdir, o ressam güzelliğe hâkim.
  • آن دروگر حاکم چوبی بود  ** وآن مصور حاکم خوبی بود 
  • Demirci, demire hâkimdir, mimar, alete hâkim.
  • هست آهنگر بر آهن قیمی  ** هست بنا هم بر آلت حاکمی 
  • Şaşılacak şey, görülmemiş nesne şudur ki bunca ihtiyar, kul gibi onun ihtiyarına secde eder. 3095
  • نادر این باشد که چندین اختیار  ** ساجد اندر اختیارش بنده‌وار 
  • Cansız şeylere kudretin var, fakat bu kudretin, onlardaki cansızlığı giderdi mi?
  • قدرت تو بر جمادات از نبرد  ** کی جمادی را از آنها نفی کرد 
  • Onun kudreti de tıpkı bunun gibi kulların ihtiyarlarını gidermez.
  • قدرتش بر اختیارات آنچنان  ** نفی نکند اختیاری را از آن 
  • İstersen onun kudret ve ihtiyarını kemaliyle söyle. Bu, cebir ve sapıklık olmaz.
  • خواستش می‌گوی بر وجه کمال  ** که نباشد نسبت جبر و ضلال 
  • Benim küfrüm onun dileğidir dedin ama bil ki senin de bu küfürde bir dileğin var.
  • چونک گفتی کفر من خواست ویست  ** خواست خود را نیز هم می‌دان که هست 
  • 3100, Çünkü sen istemedikçe kâfir olmazsın. Dileksiz küfür, tenakuzdur. Hem kâfirsin, hem de küfrü istemiyorsun, böyle şey olur mu? 3100
  • زانک بی‌خواه تو خود کفر تو نیست  ** کفر بی‌خواهش تناقض گفتنیست 
  • Âcize emir vermek hem kötü bir şeydir, hem çirkin bir şey. Âcize kızmak, gazap etmekse bundan da beterdir, hele merhamet sahibi Tanrı kızar, gazap ederse!
  • امر عاجز را قبیحست و ذمیم  ** خشم بتر خاصه از رب رحیم 
  • Öküz boyunduruğa gelmezse döverler. Fakat uçmıyan öküz, hiç döğülür mü, horlanır m?
  • گاو گر یوغی نگیرد می‌زنند  ** هیچ گاوی که نپرد شد نژند 
  • Öküz bile hizmetten kaçarsa mazur tutulmuyor peki, öküz sahibi, neden mazur sayılsın?
  • گاو چون معذور نبود در فضول  ** صاحب گاو از چه معذورست و دول 
  • Mademki, hasta değilsin, başını bağlama.İhtiyarın vardır, sakalına, bıyığına gülme.
  • چون نه‌ای رنجور سر را بر مبند  ** اختیارت هست بر سبلت مخند 
  • Çalış, Tanrı şarabını iç,bir tazelik bul da o zaman ihtiyarsız bir hale gelir, kendinden geçersin. 3105
  • جهد کن کز جام حق یابی نوی  ** بی‌خود و بی‌اختیار آنگه شوی 
  • O zaman bütün ihtiyar, o şarabin olur. Sen de tam bir sarhoş gibi tamamiyle mazur sayılırsın.
  • آنگه آن می را بود کل اختیار  ** تو شوی معذور مطلق مست‌وار 
  • O zaman ne söylersen sözün, şarabin sözü olur. O zaman ne siler, süpürürsen silip süpürdüğün, şarabın silip süpürmesi olur.
  • هرچه گویی گفته‌ی می باشد آن  ** هر چه روبی رفته‌ی می باشد آن 
  • Tanrı kadehinden şarap içen sarhoş, hiç adaletten ve doğrudan başka bir şey yapar mı?
  • کی کند آن مست جز عدل و صواب  ** که ز جام حق کشیدست او شراب 
  • Firavun, imana gelen büyücülerin ellerini, ayaklarını kestireceği vakit Firavun'a yirmi kere dediler ki: Elimizin ayağımızın kesileceğinden pervamız yok.
  • جادوان فرعون را گفتند بیست  ** مست را پروای دست و پای نیست 
  • Bizim elimiz, ayağımız, o tek Tanrı'dır. Zahirî olsa bir gölgeden ibarettir, eksilebilir. 3110
  • دست و پای ما می آن واحدست  ** دست ظاهر سایه است و کاسدست 
  • "Tanrı, neyi dilediyse o oldu" hadîsinin mânası. Yani dilek, onun dileğidir, onun rızasıdır. Onun rızasını arayın. Başkalarının hışmından, başkalarının reddetmesinden gönlünüz daralmasın. Hadîsteki "Kâne oldu" sözü mazidir ama Tanrı işinde geçmiş, gelecek yoktur. Çünkü "Tanrı yanında ne sabah vardır, ne akşam."
  • معنی ما شاء الله کان یعنی خواست خواست او و رضا رضای او جویید از خشم دیگران و رد دیگران دلتنگ مباشید آن کان اگر چه لفظ ماضیست لیکن در فعل خدا ماضی و مستقبل نباشد کی لیس عند الله صباح و لا مساء 
  • Kulun "Tanrı, ne dilediyse o oldu" demesi, o işte tembel ol demek için değildir. gu söz, kalbini sağlam tutup çalışmaya teşviktir.
  • قول بنده ایش شاء الله کان  ** بهر آن نبود که تنبل کن در آن