English    Türkçe    فارسی   

5
3126-3150

  • Eğer sana gevşeklik verirse bil ki bu, seni başka bir hale sokuyor, tevil değildir.
  • Bu söz, seni gayrete getirmek, ümitsizleri iki ellerinden tutmak için gelmiştir.
  • Kur'an'ın mânasını, ancak Kur'an'dan, yahut da hava ve hevesini ateşe vurmuş,
  • Kur'an'ın huzurunda alçalmış,kurban olmuş,ruhu,Kur'an kesilmiş adamdan sor.
  • Bir yağ, tamamiyle güle feda olur, gül kesilirse ister onu yağ diye kokla, ister gül diye! 3130
  • "Kalem olacak şeyleri yazdı, mürekkebi bile kurudu" demek de buna benzer. Yani "Kalemin mürekkebi kurudu, ibadetle günah bir değildir, emin oluşla hırsızlık ediş bir değildir. Kalem yazdı,mürekkebi bile kurudu, şükürle nankörlük bir değildir. Kalem yazdı,mürekkebi bile kurudu, şüphe yok Tanrı, ihsan sahiplerinin ecrini zayetmez", bunları yazdı da kurudu demektir.
  • "Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu" sözü de insanı, en önemli işe teşvik etmek içindir.
  • Şu halde kalem, herkesin işine lâyık olan mükâfat ve mücazatı yazmıştır.
  • Eğri gidersen kalem de sana eğri yazar. Doğru gelirsen kalem de kutluluğunu artırır.
  • Zulmedersen kötüsün, gerisin geriye gittin. Kalem bunu yazdı ve mürekkebi kurudu. Adalette bulunursan saadete erersin, kalem bunu yazdı, mürekkebi bile kurudu.
  • Elinle hırsızlık edersen cezasını çekersin. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. Şarap içersen sarhoş olursun. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. 3135
  • Reva görür müsün ki Tanrı, işten kalsın, hiçbir şey yapamasın.
  • İş,benim elimden çıktı,bir şey yapamam artık.Benim yanıma bu kadar gelme, bu kadar sızlanma desin,
  • "Kalem kurudu" sözünün mânası, benim yanımda adaletle sitem bir değildir.
  • Ben, hayırla şerrin arasına bir fark koydum. Kötüyle daha kötüyü de ayırdım demektir.
  • Bir zerre bile sende edep ve hayayı artırsa, dostunda bir zerre daha edepli olsan bil ki bu, Tanrının lûtfudur, ihsanıdır. 3140
  • O bir zerre, senin kadrini artırır. O bir zerre, harice dağ gibi ayak basar.
  • Bir padişah olsa da onun yanında emin kişiyle zâlimin bir farkı olmasa.
  • Onun kendisini reddedeceğinden korkup titreyenle onun işini kınayanı.
  • Fark etmese, yanında ikisi de bir olsa bu adam, padişah değildir. Kara toprak, o adamın başına!
  • Bir zerre bile senin çalışmanı atırsa Tanrı terazisinde tartılır. 3145
  • Halbuki bu padişahların önünde can çekisip durursun. Çünkü bunlar,hiyanetle hakikati bilmezler,haberleri bile yoktur.
  • Bir kovucunun söziyle yıllarca süren hizmetini zayi ediverdi.
  • Fakat her şeyi duyan, her şeyi gören bir padişah, koyucuların sözlerine aldırmaz bile.
  • Bütün kovucular, ondan ümitlerini keser, meyus olurlar. Fakat bize geldiler, kovuculuk ettiler mi onlara bağlılığımız artar.
  • Padişaha, bizim önümüzde nice kovuculukta bulunurlar, cefakârlıklarımızı söylerler. Yürü, artık kalem kurudu, az vefakâr ol derler. 3150