"Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu" sözü de insanı, en önemli işe teşvik etmek içindir.
همچنین تاویل قد جف القلم ** بهر تحریضست بر شغل اهم
Şu halde kalem, herkesin işine lâyık olan mükâfat ve mücazatı yazmıştır.
پس قلم بنوشت که هر کار را ** لایق آن هست تاثیر و جزا
Eğri gidersen kalem de sana eğri yazar. Doğru gelirsen kalem de kutluluğunu artırır.
کژ روی جف القلم کژ آیدت ** راستی آری سعادت زایدت
Zulmedersen kötüsün, gerisin geriye gittin. Kalem bunu yazdı ve mürekkebi kurudu. Adalette bulunursan saadete erersin, kalem bunu yazdı, mürekkebi bile kurudu.
ظلم آری مدبری جف القلم ** عدل آری بر خوری جف القلم
Elinle hırsızlık edersen cezasını çekersin. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. Şarap içersen sarhoş olursun. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. 3135
چون بدزدد دست شد جف القلم ** خورد باده مست شد جف القلم
Reva görür müsün ki Tanrı, işten kalsın, hiçbir şey yapamasın.
تو روا داری روا باشد که حق ** همچو معزول آید از حکم سبق
İş,benim elimden çıktı,bir şey yapamam artık.Benim yanıma bu kadar gelme, bu kadar sızlanma desin,
که ز دست من برون رفتست کار ** پیش من چندین میا چندین مزار
"Kalem kurudu" sözünün mânası, benim yanımda adaletle sitem bir değildir.
بلک معنی آن بود جف القلم ** نیست یکسان پیش من عدل و ستم
Ben, hayırla şerrin arasına bir fark koydum. Kötüyle daha kötüyü de ayırdım demektir.
فرق بنهادم میان خیر و شر ** فرق بنهادم ز بد هم از بتر
Bir zerre bile sende edep ve hayayı artırsa, dostunda bir zerre daha edepli olsan bil ki bu, Tanrının lûtfudur, ihsanıdır. 3140
ذرهای گر در تو افزونی ادب ** باشد از یارت بداند فضل رب
O bir zerre, senin kadrini artırır. O bir zerre, harice dağ gibi ayak basar.
قدر آن ذره ترا افزون دهد ** ذره چون کوهی قدم بیرون نهد
Bir padişah olsa da onun yanında emin kişiyle zâlimin bir farkı olmasa.
پادشاهی که به پیش تخت او ** فرق نبود از امین و ظلمجو
Onun kendisini reddedeceğinden korkup titreyenle onun işini kınayanı.
آنک میلرزد ز بیم رد او ** وانک طعنه میزند در جد او
Fark etmese, yanında ikisi de bir olsa bu adam, padişah değildir. Kara toprak, o adamın başına!
فرق نبود هر دو یک باشد برش ** شاه نبود خاک تیره بر سرش
Bir zerre bile senin çalışmanı atırsa Tanrı terazisinde tartılır. 3145
ذرهای گر جهد تو افزون بود ** در ترازوی خدا موزون بود
Halbuki bu padişahların önünde can çekisip durursun. Çünkü bunlar,hiyanetle hakikati bilmezler,haberleri bile yoktur.
پیش این شاهان هماره جان کنی ** بیخبر ایشان ز غدر و روشنی
Bir kovucunun söziyle yıllarca süren hizmetini zayi ediverdi.
گفت غمازی که بد گوید ترا ** ضایع آرد خدمتت را سالها
Fakat her şeyi duyan, her şeyi gören bir padişah, koyucuların sözlerine aldırmaz bile.
پیش شاهی که سمیعست و بصیر ** گفت غمازان نباشد جایگیر
Bütün kovucular, ondan ümitlerini keser, meyus olurlar. Fakat bize geldiler, kovuculuk ettiler mi onlara bağlılığımız artar.
جمله غمازان ازو آیس شوند ** سوی ما آیند و افزایند پند
Padişaha, bizim önümüzde nice kovuculukta bulunurlar, cefakârlıklarımızı söylerler. Yürü, artık kalem kurudu, az vefakâr ol derler. 3150
بس جفا گویند شه را پیش ما ** که برو جف القلم کم کن وفا
"Kalem yazdı, mürekkebi kurudu'' sözünün mânası, cefa ile vefa birdir demek değildir.
معنی جف القلم کی آن بود ** که جفاها با وفا یکسان بود
Cefaya karşılık cefa.. Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu. O vefaya karşılık da vefa.. Kalem yazdı,mürekkebi bile kurudu demektir.
بل جفا را هم جفا جف القلم ** وآن وفا را هم وفا جف القلم
Af vardır, fakat ümit parlaklığı nerde ki kul, Tanrı'dan çekinmeyle yüzü ak olsun?
عفو باشد لیک کو فر امید ** که بود بنده ز تقوی روسپید
Hırsız af edilse bile canını kurtarır. Fakat nerde vezir ve hazine emini olacak?
دزد را گر عفو باشد جان برد ** کی وزیر و خازن مخزن شود
Ey din emini, ey Tanrı'ya mensup er, gel ki her tac, her bayrak, eminlikten meydana gelir! 3155
ای امین الدین ربانی بیا ** کز امانت رست هر تاج و لوا