- Tanrı'nın binlerce ihsanına, onun nedimi olduğuna, onu bilenler arasına katıldığına güveni vardı.
- اعتمادش بر هزاران موهبت ** که ندیم حق شد اهل معرفت
- Padişahın nedimi bir küstahlıkta bulunursa bu-hareketi, kendine senet yapma.
- گر ندیم شاه گستاخی کند ** تو مکن آنک نداری آن سند
- Tanrı,bel verdi. Elbette bel, kemerden iyidir. Fakat taç veren adam, baş da verebilir mi?
- حق میان داد و میان به از کمر ** گر کسی تاجی دهد او داد سر
- Sonunda bir gün padişah, o efendiyi (Amid'i) bir suç altına aldı, elini ayağını bağlattı.
- تا یکی روزی که شاه آن خواجه را ** متهم کرد و ببستش دست و پا
- Efendinizin definesi nerede? Gösterin diye kölelere işkence etmeye başladı. 3175
- آن غلامان را شکنجه مینمود ** که دفینهی خواجه بنمایید زود
- A aşağılık adamlar, onun sırrını söyleyin bana.. Yoksa dilinizi, boğazınızı keserim diye,
- سر او با من بگویید ای خسان ** ورنه برم از شما حلق و لسان
- Tam bir ay onlara gece gündüz işkence ettirdi.
- مدت یک ماهشان تعذیب کرد ** روز و شب اشکنجه و افشار و درد
- Onları paramparça etti. Bir tanesi bile efendilerinin sırrını söylemediler.
- پاره پاره کردشان و یک غلام ** راز خواجه وا نگفت از اهتمام
- Bu sırada yoksul uyurken hatiften ses geldi: Ey ulu er, gel de sen de kul olmayı bunlardan öğren!
- گفتش اندر خواب هاتف کای کیا ** بنده بودن هم بیاموز و بیا
- Ey Yusufların derisini paralıyan, seni de bir kurt paralarsa bunu kendinden bil. 3180
- ای دریده پوستین یوسفان ** گر بدرد گرگت آن از خویش دان
- Bütün yıl dokuduğunu giyin, bütün yıl ektiğin" biç!
- زانک میبافی همهساله بپوش ** زانک میکاری همه ساله بنوش
- Anbean sana gelip çatan bu dertler, senin yaptıklarının cezasıdır. İşte "Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu"nun mânası budur.
- فعل تست این غصههای دم به دم ** این بود معنی قد جف القلم
- Bizim âdetimiz değişmez, doğru yolu gösteririz. iyiliğe karşılık iyilik,kötülüğe karşılık da kötülük demektir.
- که نگردد سنت ما از رشد ** نیک را نیکی بود بد راست بد
- Ne yapacaksan düşün de öyle yap, çünkü Süleyman diridir. Sen Şeytan oldukça kılıcı sıyrılmıştır.
- کار کن هین که سلیمان زنده است ** تا تو دیوی تیغ او برنده است
- Fakat bir adam melek oldu mu kılıçtan emindir, Süleyman'dan hiçbir korkusu yoktur onun. 3185
- چون فرشته گشته از تیغ آمنیست ** از سلیمان هیچ او را خوف نیست
- Süleyman'ın hükmü, meleğe değildir .Şeytanadır.Eziyet,zahmet,topraktadır,gökte değil.
- حکم او بر دیو باشد نه ملک ** رنج در خاکست نه فوق فلک
- Bu cebir inanışını bırak, pek boştur bu inanış. Bu inanışı bırak da cebrin sırrının sırrı nedir, anla.
- ترک کن این جبر را که بس تهیست ** تا بدانی سر سر جبر چیست
- Bütün tembellerin malı olan şu cebri bırak da can gibi olan o cebirden bir haber al.
- ترک کن این جبر جمع منبلان ** تا خبر یابی از آن جبر چو جان
- Mâşukluğu bırak da âşık ol ey güzel ve üstün olduğunu sanan!...
- ترک معشوقی کن و کن عاشقی ** ای گمان برده که خوب و فایقی
- Sen mânada geceden de dilsiz, sessizsin, öyle olduğu halde sözüne niceye bir müşteri arıyacaksın? 3190
- ای که در معنی ز شب خامشتری ** گفت خود را چند جویی مشتری
- Onlar, senin önünde sana aş sallayıp dururlar, ömrün, onların sevdasiyle geçti gitti.
- سر بجنبانند پیشت بهر تو ** رفت در سودای ایشان دهر تو
- Bana hasetten kıvranma diyorsun ama adam, bir hiçi kaybetti diye haset eder mi hiç?
- تو مرا گویی حسد اندر مپیچ ** چه حسد آرد کسی از فوت هیچ
- Aşağılık kişilerin bir şey öğretmesi toprak parçasına nakışlar yapmaya benzer a aç gözlü!
- هست تعلیم خسان ای چشمشوخ ** همچو نقش خرد کردن بر کلوخ
- Kendine aşkı ve bakışı öğret.Bu bilgi,taşa kazılan nakış gibidir.
- خویش را تعلیم کن عشق و نظر ** که آن بود چون نقش فی جرم الحجر
- Nefsin sana bir vefa şakirdidir. Başka her şey yok oldu. Sen nerede ne arıyorsun ki? 3195
- نفس تو با تست شاگرد وفا ** غیر فانی شد کجا جویی کجا