- Şu halde gördüğünüz bütün cisimlerle bütün eşyada hem gıda vardır,hem zehir,fakat siz görmezsiniz.
- پس همه اجسام و اشیا تبصرون ** واندرو قوتست و سم لاتبصرون
- Her cisim,bir kaseye,bir testiye benzer.Onda hem gıda vardır,hem gönül yakıcı bir hassa.
- هست هر جسمی چو کاسه و کوزهای ** اندرو هم قوت و هم دلسوزهای
- Kase meydandadır,içindeki gıda gizli.O kaseden ne yediğini,yalnız yiyen bilir.
- کاسه پیدا اندرو پنهان رغد ** طاعمش داند کزان چه میخورد
- Yusuf'un sureti,güzel bir kadehti.Babası o kadehten yüzlerce neşe şarabı içerdi. 3300
- صورت یوسف چو جامی بود خوب ** زان پدر میخورد صد بادهی طروب
- Fakat kardeşleri,ondan zehirli bir su içtiler de bu yüzden öfkeleri,kinleri arttı.
- باز اخوان را از آن زهراب بود ** کان دریشان خشم و کینه میفزود
- Sonra yine Zeliha,şekerler yedi,aşktan bir başka çeşit afyon yuttu.
- باز از وی مر زلیخا را سکر ** میکشید از عشق افیونی دگر
- O güzel,Yusuf'tan Yakub'un aldığı gıdadan başka türlü bir gıda aldı.
- غیر آنچ بود مر یعقوب را ** بود از یوسف غذا آن خوب را
- Çeşit çeşit şerbetler,fakat testi bir.Bu suretle de gayb alemine ait hiçbir şüphen kalmaz ya.
- گونهگونه شربت و کوزه یکی ** تا نماند در می غیبت شکی
- Şarap gayb alemindendir,testi bu cihandan,Testi meydandadır,içindeki şarap,gizliden gizli. 3305
- باده از غیبست و کوزه زین جهان ** کوزه پیدا باده در وی بس نهان
- Namahremlerin gözlerinden pek gizli ama mahremlere meydanda,apaçık
- بس نهان از دیدهی نامحرمان ** لیک بر محرم هویدا و عیان
- Tanrım,gözlerimiz sarhoş bir hale geldi.Yüklerimiz sırtımızı ağırlaştırdı,büktü.Sen bizi affet.
- یا الهی سکرت ابصارنا ** فاعف عنا اثقلت اوزارنا
- Ey gizli Tanrı,o alemde de doldun,bu aleme de.Doğu nurunun da üstüne yüceldin,batı nurunun da.
- یا خفیا قد ملات الخافقین ** قد علوت فوق نور المشرقین
- Sen,bir sırsın ki sırrımızı açığa vurur,bilirsin.Sen bir fecirsin,kin nehirlerimizi kaynatır akıtırsın.
- انت سر کاشف اسرارنا ** انت فجر مفجر انهارنا
- Ey zatı gizli,ihsanı duyulur Tanrı,sen su gibisin,biz değirmen taşına benzeriz. 3310
- یا خفی الذات محسوس العطا ** انت کالماء و نحن کالرحا
- Sen yel gibisin,biz toz gibi.Yeli gizlersin de tozu meydandadır.
- انت کالریح و نحن کالغبار ** تختفی الریح و غبراها جهار
- Sen bir baharsın,biz bağ gibi yemyeşil,hoş bir haldeyiz.O gizlidir,ihsanı aşikar.
- تو بهاری ما چو باغ سبز خوش ** او نهان و آشکارا بخششش
- Sen can gibisin,biz ele,ayağa benzeriz.Elin tutup koyvermesi,can vasıtasiyledir.
- تو چو جانی ما مثال دست و پا ** قبض و بسط دست از جان شد روا
- Sen akıl gibisin,biz şu dile benzeriz.Bu dil,şu anlatışı akıldan alır,akıldan beller.
- تو چو عقلی ما مثال این زبان ** این زبان از عقل دارد این بیان
- Sen sevinç gibisin,biz gülme gibi.Yani sevincin sonu güler,neşeleniriz. 3315
- تو مثال شادی و ما خندهایم ** که نتیجهی شادی فرخندهایم
- Bizim hareketimiz,her an sana bir tanıklık vermede;ululuk ıssı Tanrı'ya bir tanıktır.
- جنبش ما هر دمی خود اشهدست ** که گواه ذوالجلال سرمدست
- Değirmen taşının ıstıraplarla dönüşü de,suyun varlığına tanıktır.
- گردش سنگ آسیا در اضطراب ** اشهد آمد بر وجود جوی آب
- Ey benim vehnimden,dedikodumdan dışarı olan Tanrı,toprak benim de başıma,getirdiğim örneğin de başına!
- ای برون از وهم و قال و قیل من ** خاک بر فرق من و تمثیل من
- Kul,sabredemez,güzel güzel tasvirlerde bulunur.Her an sana,canım,ayaklarının altına yayılmış döşemedir.
- بنده نشکیبد ز تصویر خوشت ** هر دمت گوید که جانم مفرشت
- Hani o çoban gibi.O da yarabbi,seni arayan çobana gel. 3320
- همچو آن چوپان که میگفت ای خدا ** پیش چوپان و محب خود بیا
- Gel de gömleğindeki bitleri ayıklıyayım,kırayım.Çarığımı dikeyim,eteğini öpeyim diyordu ya.
- تا شپش جویم من از پیراهنت ** چارقت دوزم ببوسم دامنت