- Adam dedi ki:Konuk geldi.et nerde?Konuğa yemek çıkarmak lazım.
- مرد گفتش گوشت کو مهمان رسید ** پیش مهمان لوت میباید کشید
- Kadın eti şu kedi yedi,hadi git et al yine dedi.
- گفت زن این گربه خورد آن گوشت را ** گوشت دیگر خر اگر باشد هلا
- Adam,Aybek dedi,teraziyi getir,şu kediyi bir tartayım. 3415
- گفت ای ایبک ترازو را بیار ** گربه را من بر کشم اندر عیار
- Terazi geldi,kediyi tarttı,yarım batman geldi.Bunun üzerine a hilebaz kadın dedi,
- بر کشیدش بود گربه نیم من ** پس بگفت آن مرد کای محتال زن
- Et yarım batmandı,yarım okka kadar da fazlalığı olacak.Kedi de tam yarım batman geldi.
- گوشت نیم من بود و افزون یک ستیر ** هست گربه نیممن هم ای ستیر
- Eğer bu,kediyse söyle,et nerede?Yok,bu etse hadi var,bucak bucak kediyi ara.
- این اگر گربهست پس آن گوشت کو ** ور بود این گوشت گربه کو بجو
- Bayezid de buysa o ruh nedir?O,o ruhsa şu suret kim?
- بایزید ار این بود آن روح چیست ** ور وی آن روحست این تصویر کیست
- Dostum,hayretler içinde hayrete düştüm.Bu,ne senin işin,ne benim işim. 3420
- حیرت اندر حیرتست ای یار من ** این نه کار تست و نه هم کار من
- Her ikisi de odur.Fakat mahsulün aslı tanedir,o saman çöpü,feridir.
- هر دو او باشد ولیک از ریع زرع ** دانه باشد اصل و آن که پره فرع
- Tanrı hikmeti,bu zıtları birbiriyle kaynaştırdı.Ey kasap,şu oyluk eti,gerdanla beraber işte.
- حکمت این اضداد را با هم ببست ** ای قصاب این گردران با گردنست
- Ruh,bedensiz bir iş yapamaz.Kalıbın da ruhsuz soğur,donar.
- روح بیقالب نداند کار کرد ** قالبت بیجان فسرده بود و سرد
- Kalıbın meydandadır da canın gizli.Alemin sebepleri de şu ikisinden düzelmiştir.
- قالبت پیدا و آن جانت نهان ** راست شد زین هر دو اسباب جهان
- Toprağı,bir adamın başına atarsan baş yarmaz.Suyu birinin başına atsan yine baş yarılmaz. 3425
- خاک را بر سر زنی سر نشکند ** آب را بر سر زنی در نشکند
- Baş yarmak istiyorsan suyla toprağı birbirine katıp kerpiç yapman gerek.
- گر تو میخواهی که سر را بشکنی ** آب را و خاک را بر هم زنی
- Baş yardın mı o kerpiçin suyu,aslına gider,ayrılış gününde toprak da toprağa kavuşur.
- چون شکستی سر رود آبش به اصل ** خاک سوی خاک آید روز فصل
- Tanrı'nın suyla toprağı birleştirmesindeki hikmeti,niyazla,inattan hasıl olur.
- حکمتی که بود حق را ز ازدواج ** گشت حاصل از نیاز و از لجاج
- Ondan sonra daha başka birleşmeler meydana gelir ki onları ne kulak duymuştur,ne göz görmüştür.
- باشد آنگه ازدواجات دگر ** لا سمع اذن و لا عین بصر
- Kulak duysaydı kulak olarak kalır, yahut artık başka sözleri duyabilir miydi? 3430
- گر شنیدی اذن کی ماندی اذن ** یا کجا کردی دگر ضبط سخن
- Kar ve buz, güneşi görseydi buzluktan ümidini keser giderdi.
- گر بدیدی برف و یخ خورشید را ** از یخی برداشتی اومید را
- Damarlarına, iliklerine kadar su kesilirdi de bava Davud'u, ondan zırh yapardı.
- آب گشتی بیعروق و بیگره ** ز آب داود هوا کردی زره
- Her ağacın canına derman olurdu. Her ağaç, onun kudumiyle devlet bulurdu.
- پس شدی درمان جان هر درخت ** هر درختی از قدومش نیکبخت
- Halbuki o donmuş buz, öylece kalakaldı da ağaçlara, bana dokunmayın demeye başladı.
- آن یخی بفسرده در خود مانده ** لا مساسی با درختان خوانده
- O buz gibi donup kalan adamın cismi de ne bir şeyle uyuşup birleşir, ne de bir şey, onunla uzlaşır.O, ancak kendi nefsinin hırsı peşindedir. 3435
- لیس یالف لیس یلف جسمه ** لیس الا شح نفس قسمه
- O da faydasız değildir, ondan da ciğerler tazelenir. Fakat yeşillik çavuşu da değildir, yeşillik padişahı da değil.
- نیست ضایع زو شود تازه جگر ** لیک نبود پیک و سلطان خضر
- Eyaz, senin yıldızın, pek yücedir. Her burç, ona durak olamaz.
- ای ایاز استارهی تو بس بلند ** نیست هر برجی عبورش را پسند